AnasayfaBAKTERİYEL HASTALIKLARFitopatolojiGenel bitki hastalıklarıMeyve-Bağ Bitkileri

Sert ve yumuşak çekirdeklilerde kök uru hastalığı (Agrobacterium tumefaciens)

Hastalık Hakkında Genel Bilgi 

Agrobacterium tumefaciens Rhizobiaceae familyasından çubuk şeklinde 0,6-1 x 1,5-3 m aerobik, gram (-), 1-6 peritrich kamçılı endosporu olmayan bir bakteridir. O büyük bir extra kromozomsal bir plazmid (Ti) taşır. Koloniler genelde beyaz-krem rengi, konveks, parlak ve kenarları düzdür.

Bu türün adlandırılması patojenik özelliklerine göre yapılmıştır. Bu bir sorundur. Çünkü patojenilği sağlayan Ti plazmidi kaybedilebilir veya diğer bir Agrobacteriuma aktarılabilir ve türün statüsü duruma göre değişir. Biovar terimi son zamanlarda tür yerine kullanılmaya başlanmıştır. Çünkü bu bakteride laboratuar özellikleri ile ayrılan 3 tip vardır ve bunlara Biovar 1, 2 ve 3 adı verilmiştir. Elma urlarında Biovar 2 patojenik olmuştur.

Hemen hemen elmadan elde edilen tüm Agrobacterium streynleri non-patojenik gözükmekte oluşan urlarda spesifik opinleri içermemektedirler. Bunun birkaç nedeni olabilir. Ya A. tumefaciens elmayı enfekte ettikten sonra non-patojenik mutasyona uğramaktadır, ya patojen urlarda canlı kalamamaktadır, yada elmalarda elde edilen streynlerin patojenitesi uygun değildir veya gerçek etmen izole edilememiştir.

Kök boğazı uru en az 93 bitki familyasında bulunan otsu ve odunsu  bitkide görülmektedir. Hassas konukçuları arasında meyvesi için ve süs bitkisi olarak üretilen Malus ve Prunus spp. de vardır. Bu hastalık tüm dünyada fidanlık ve bahçelerde görülmektedir. Bilhassa fidanlıklarda sorundur. Ur olan ağaçlar sürekli olarak cüce kalır.

Belirtiler 

Çapları birkaç mm’yi geçen bazende gövdelerde 5-15 cm’ye kadar ağaçların kök ve kök boğazlarında genellikle budama yaralarında urlar oluşur. Anatomik olarak bir ur organize olmamış bir vasküler ve parankima dokusundan ibarettir. Bu yapının içeriği, onların içerdiği vasküler doku miktarına bağlı olarak yumuşak süngerimsiden sert urlara kadar değişir. Küçük urlar dikkatli bir inceleme gerektirirler. Çünkü onlar bazen yara yerlerinde oluşturulan aşırı kallus oluşumu ile veya nematod ve böceklerin yol açtığı urlar ile kolaylıkla karıştırılabilir. Mark anacında, kök boğazı uru küçük inci gibi çıkıntılar içerir. Mark anacı aynı zamanda ekseri lateral yan köklerin çıktığı yerlerde bol miktarda bol miktarda kallus oluşumu temayülü de gösterirler, bu da kök uru ile karıştırılabilir. Diğer olağan dışı belirtiler arasında Lord Lambourne elma çeşidinde çok sayıda küçük urdan dolayı yan köklerin kalınlaşması da vardır.

Eski kaynaklarda kök urunun sekonder belirtileri içinde, tek taraflı kök gelişimi, zayıf kök sistemi, ur yakınındaki gövde dokusunun kararması da verilmektedir. Bazı kaynaklarda urların ağaç gelişmesini fazla etkilemediği belirtilmektedir. Bu zıtlık yanlış teşhisten diğer ptojenlerle birlikte olan enfeksiyonlardan ve bazı dikim mahallerinde simptom gelişmesinin uygun olmadığından ileri gelebilir.

Hastalık çemberi ve epidemolojisi 

Kök uru, Ti plazmidin’deki T-DNA?nın kök hücresinin kromozumuna bağlanması ve buradaki gen etkisiyle başlatılır. T-DNA aşırı bitki hormonları ve opine adı verilen bileşiklerin bitki hücresi tarafından sentezini sağlar. Kontrolsüz hormon üretimi bitki hücrelerinin bölünme ve çoğalmasını teşvik eder ve ur oluşur. T-DNA konukçuya yerleştikten sonra ur oluşumu patojen olmadan da devam eder.

Patojen urlardan çıkabilir ve sağlıklı kökleri ve toprağı bulaştırabilir, oradan da yeni kurulan bahçelere veya yerlere sulama suyu, yağmur sıçratması, aletler, rüzgar, böcekler ve üretimde kullanılan bitki parçalarıyla dağılır. Budama, kış zararı veya yeni yan köklerin çıkışı ile oluşan yaralar enfeksiyon oluşumu ve hastalık gelişimi için gereklidir. Bakteri yaralardan girer hassas bitki hücresine bağlanır ve bitkiyi enfekte eder. Sıcaklık 20ºC veya daha yüksek ise küçük urlar 2-4 haftada meydana gelir. 15ºC’nin altındaki sıcaklıkta belirtiler gecikir ve bazı enfeksiyonlar 3.gelişme mevsimine kadar latent kalır.

Kök urunun epidemiyolojisi çeşidin hassasiyeti ve dikim yerlerinin özelliklerine göre etkilenir. ABD’de en hassas elma anacı M7’dir. Ve bunu M9 ve M26 izlemektedir. İsviçre de ise en hassas M9 bulunmuştur.

Dikim mahallinin bitki yetiştirme biçimi kök uru çıkışını etkileyebilmektedir. Hastalık en şiddetli olarak daha önce bağ, şeftali ve gül fidanlığı yapılan yerlerde görülmüştür. Bu da elma patojeninde konukçu özelleşmesinin olmadığını göstermektedir. Elma ve armutların drenajı iyi olamayan yerlere dikimi hastalığı arttırmıştır. pH ve organik madde miktarının hastalığı etkilediğinden kuşku duyulmaktadır.

Mücadelesi

Toprak fümigasyonu etkili değildir ve bazen kök urunu artırmaktadır. Elma fidanlarının streptomycine çözeltilerine batırılması farklı sonuçlar vermiştir. Ancak oxytetracycline hidroklorür fitotoksik konsantrasyonlar dikkate alınırsa daha yararlı olmuştur. Aromatik hidrokarbonlar karışımı olan Urlex armutlardaki urların eradikasyonunda Kaliforniya?da başarılı olarak kullanılmaktadır.

Agrobacterium radiobacte strain K84 pek çok bitkide kök uruna etkili olmasına rağmen elmada etkili olmamıştır. Elma anaçlarının streptomcine dayanıklı K84 mutantı karışımına daldırılması tarla denemelerinde  her uygulamanın tek başına yapılmasına nazaran çok etkili bulunmuştur. İyi bir sanitasyon ve kültürel önlem programı hastalığın durdurulmasında önemlidir. Bunları tüm belirtili dikili materyalinin yok edilmesi, göz aşısı yapılması, az duyarlı anaçların seçimi, yaralamayı azaltıcı uygulamaların adaptasyonu, mümkünse budama yaraları 21-22ºC’de tutularak iyileştirilmelidir. (Dikimden önce) 4-5 yıl önce ur olan yerlere dikim yapılmamalıdır. Drenajı iyi olan yerlere dikim yapılmalıdır. Mümkünse kuyulardan sulama yapılmalıdır.

 Hastalık Hakkında belirtiler

 

 

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım 🙁

Şükrü Kaynaş

Ne zaman fark edebiliriz acaba ? Zararlılar ve hastalıklar ile mücadele ettiğimizi zannedip, önümüze konulan bir besinin sadece kimyasaldan ibaret kansorejen bir madde olduğunu...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım :(