AnasayfaEndüstri BitkileriFitopatolojiFUNGAL HASTALIKLAR

Şeker Pancarı Fungal Yaprak Hastalıkları

Şeker pancarında görülen fungal kaynaklı yaprak hastalıkları şunlardır:

1-Cercospora yaprak lekesi              Cercospoca beticola

2-Ramularia yaprak lekesi                 Ramularia beticola

3-Phoma yaprak lekesi                       Phoma betae

4-Alternaria yaprak lekesi                  Alternaria brassicae, A.alternata( syn. A. tenuis)

5-Rhizoctonia yaprak yanıklığı          Rhizoctoia solani

6-Şeker pancarı pası                            Uromyces betae

7- Şeker pancarı küllemesi                 Erysiphe polygoni (syn. E. betae)

8-Şeker Pancarı mildiyösü                 Peronospora farinosa f.sp. betae(syn. P. schachtii)

9- Pancar tümörü                                 Urophlyctis leproides

 

Cercospora Yaprak Leke Hastalığı  

Hastalığın durumu

Cercospora beticola isimli fungusun neden olduğu Cercospora yaprak leke hastalığı ülkemizde en önemli şeker pancarı hastalığıdır.  Hastalık dünyanın daha çok nemli ve sıcak şeker pancarı üretim bölgelerine özgü olup, aylık ortalama sıcaklığın 20 oC’nin üstünde seyrettiği ve yaprakların çok sık ıslandığı, sık ve çok yağış alınan, yağmurlama sulama yapılan veya sık ve uzun süreli çiğ oluşan ekim bölgelerinde büyük önem taşır.

Hastalığın en şiddetli görüldüğü ana hastalık alanları; Yunanistan, Türkiye ve Ispanya’da bulunur. Hastalık daha hafif geçmekle birlikte; Fas, Fransa, Güney Almanya, Avusturya, Macaristan, Romanya, Yugoslavya, Makedonya, Bulgaristan, Ukrayna, Rusya, İran, Pakistan, Hindistan, Çin, Japonya ve USA’daki yayılma alanlarında da mücadele yapılmasını gerektirir.

Cercospora hastalığı, ülkemizde genel olarak nemli ve sıcak ikliminin etkisi altında kalan Marmara ve Karadeniz Tipi Deniz iklim bölgesi ile Karadeniz Tipi Geçit İklim Bölgesi şeker pancarı ekim alanlarımızda yaygındır. Hastalığın yayılma alanı, toplam potansiyel olarak 80 700 hektardır (% 20).

Cercospora beticola ve Ramularia beticola hastalıklarının anlatımı ve arasındaki farkı videomuzdan öğrenebilirsiniz.

 

Cercospora beticola- Hastalığın ilk dönem belirtileri

Nasıl zarar yapmaktadır ?

Fungusun zararı, bitkilerde yaz ortasından itibaren ölmesi ve yeni yapraklar sürerek yenilenmesi, dolaysıyla asimilasyon alanının sürekli kayba uğraması ve üretilen şekerin de sürekli yaprak oluşumunda tüketilmesi şeklindedir. Sonuçta, bitkilerin kök büyümesi ve şeker biriktirmesi önemli ölçüde geriler.

İlaçlama yapılmadığı zaman, dayanıklı çeşit ekiminde hastalığın şiddetine bağlı olarak, pancarın kök verimi % 1-26, şeker varlığı % 3-13, arıtılmış şeker varlığı % 5- 18  ve arıtılmış şeker verimi % 6- 35 oranlarında azalır; alfa amino asit azotu varlığı ise % 1- 40 oranlarında artar.

Hastalığın çıkışı ve gelişmesi üretim yılının yağış ve sıcaklık seyri ile doğrudan ilgidir. Fungus sporlarının yapraklar üzerinde çimlenip stomalardan içeri girmesi ve enfeksiyonun başlaması için, tarla içinde en az % 95 ve optimum olarak % 100 düzeyinde nispi hava nemi ile gündüz 25- 27 C düzeyinde gece ise 15-17 C düzeyindeki hava sıcaklıları çok uygundur. Hava sıcaklıkları uygun olmakla birlikte, yeterli düzeydeki nispi hava neminin ulaşılamadığı uzun kurak dönemlerde hastalık önemli bir gelişme gösteremez ve epidemik bir patlama yapamaz.

Fungus (Mantar) nasıl gelişmektedir ?

Fungusun, yaşamını toprakta, yaprakta ve tohum artıkları üzerinde 2–3 yıl sürdürebilen sporları, yağmur damlalarının sıçratması ve rüzgâr ile pancar yapraklarına ulaşır. Yapraklar üzerindeki sporlar tarla kapanması döneminden itibaren mevsimin sıcaklık ve nisbi hava nemi seyrine bağlı olarak en erken Mayıs ayının sonuna doğru çimlenir ve alt yüzdeki gözeneklerden içeri girip,  parankima dokusunda gelişmesini sürdürürler.

Yapraklarda ilk hastalık belirtileri görülene kadar aradan 7–14 gün geçer. Bu dönemin sonunda en erken Mayıs sonu Haziran başından itibaren pancarların önce dıştaki yaşlı yaprakları üzerinde, kenarları kırmızı veya koyu kahverengi bir renkle çevrili ve ortası gri-siyah renkli 2–3 (-5)mm çapında dairesel yuvarlak küçük lekelerin oluştuğu görülür. Bu ilk Cercospora lekeleri, hastalığın başladığının işaretidir.

Cescospora lekeleri ilk önce tarlaların değişik yerlerindeki bir kaç bitkinin yapraklarında göze çarpar. Bu bitkiler enfeksiyonun öbek noktası olup, hastalığın tarlaların tamamına yayılmasında önemli rol oynar.

Hava koşulları uygun gittiğinde ilk lekelerin oluşmasından yaklaşık 7–14 gün sonra sporulasyon başlar. Yaprakların her iki yüzünde, gözeneklerin üzerinde aşağısı siyah-yeşilimsi kahverengi ve yukarısı daha açık renkli veya giderek renksizleşen çalımsı kümecikler belirir. Bunlar siyah birer nokta şeklinde göze çarpan ve konidiofor adı verilen konidi taşıyıcılarıdır.

Bunların üzerinde konidiler gelişir. Kamçısı görünüşte, ince uzun ve çok hücreli saydam organlar olan konidiler yağmur damlaları ve rüzgâr ile komşu bitki veya tarlalara ulaşır ve sekonder enfeksiyonları başlatır. Bu şekilde sezon boyunca hastalığın yayılması devam eder. Bazen, öncelikle yaprakların üst yüzeyindeki lekelerin üzerinde, misel dallarının kaynaşması sonucu pseudosclerotium adı verilen ve fungusun kışı geçirmesini sağlayan kahverenkli-siyah organlar oluşur.

Yapraklardaki lekeler hastalığın şiddetiyle kısa zamanda çoğalıp birleşir. Yüzeylerinin tamamı lekelerle kaplanan yapraklar peyderpey kurur ve çok sayıda yaprak ölür. Ağır salgınlarda pancarlar yapraklarının tamamını kaybeder ve yeni yapraklar sürer.  Parlaklık ve yumuşaklıkları ile dikkati çeken bu yeni yapraklar da sürekli olarak hastalığa yakalanıp ölür. Sonunda pancarın başı yukarıya doğru konik bir şekilde uzamış veya büyümüştür. Bu konik baş, en çok pancarın kökü kadar bir büyüklüğe ulaşır.

Cercospora beticola şeker pancarı ve bunun pek çok yabani türleri yanında ıspanak ile Atriplex, Chenopodium ve Amaranthus gibi yabancı otları da enfekte eder.

Mücadele

Kültürel Mücadele

  1. Temiz tohum kullanılmalı,
  2. Ana hastalık bölgelerinde Cercopora’ya toleranslı şeker pancarı çeşitleri (AURA CT, ANSA CT, CETRA CT, EVELINA CT-RT, LEILA CT-RT, GINA CT-RT, BIANCA CT-RT vb.)  ekilmeli,
  1. Konukçu olmayan bitkilerle 4 yıllık bir rotasyon uygulanmalı,
  2. Hastalıklı bitki artıklarının yok edilmeli,
  3. Konukçuluk yapan yabancı otlar ile mücadele edilmelidir.

Not: Bu hastalık için piyasada bir çok muadil kimyasal ilaçlar mevcuttur. Zaruri durumda kullanılabilir.

Cercospora yaprak lekesi hastalığı (Cercospora beticola) hakkında tanımlayıcı fotoğraflar aşağıda verilmiştir. Fotoğrafların telif hakları mevcuttur hiç bir yerde kullanılamaz. ©entofito

 

Şeker Pancarı Külleme Hastalığı

Erysiphe betae (Syn. Erysiphe polygoni ) isimli etmenin neden olduğu külleme hastalığı genel olarak dünyanın yazları kurak ve sıcak geçen şeker pancarı üretim bölgelerinde sulanan tarlalara özgü bir hastalık olup, ülkemizde pancar ekim alanlarının bir kısmında rastlanır. Bu hastalık ülkemizde Cercospora’dan sonra şeker pancarının 2. Önemli hastalığıdır. Doğu Anadolu Bölgesinin dışındaki pancar ekim alanlarımızın tamamında rastlanır. Hastalık etmeni Deniz iklim bölgesinde ( Susurluk, Adapazarı, Alpullu ve Çarşamba) ender epidemi yapar ve çoğu kez, görülmesi üzerinden 30-40 gün gibi kısa bir süre geçtikten sonra tekrar kaybolur. Ana hastalık bölgeleri: İç Anodolu Tipi Kara İklim Bölgesi ile Akdeniz Geçit İklim Bölgesinde, özellikle de Kahramanmaraş Ovasında şeker pancarının en önemli hastalığıdır.

Erysiphe betae- Hastalığın belirtileri

 

Nasıl zarar yapmaktadır ?

Fungusun yapraklarda yol açtığı perdeleme ve kayıplar bitkilerin asimilasyon kapasitesini azaltır. Hastalık yalnızca uygun enfeksiyon şartlarını bulduğu yer ve yıllarda çok ağır seyretmekte olup, önemli verim ve kalite düşüşlerine neden olmaktadır. Bu arada enfeksiyon ne kadar erken başlarsa veya hastalığın başlangıcı ile hasat arasında geçen süre ne kadar uzun olursa, verim ve kalite kayıpları da o kadar artmaktadır. Pancarın kök verimi enfeksiyonun başlangıç tarihine bağlı olarak %5–10 oranlarında azalır.

Hastalık tohumluk pancarlarda 2–3 hafta daha erken başlamakta ve daha fazla zarar vermektedir. Tohum verimi ve kalitesinde önemli düşüşler söz konusu olabilmektedir. Hastalık, uygun enfeksiyon şartlarının (optimum nisbi hava nemi: %25-50, sporulasyon için %30, ve sıcaklık optimum: 25-30 oC)  hüküm sürdüğü yer ve yıllarda   ilaçlama yapılmadığı zaman hastalığın çıkış zamanı ve süresine göre değişmek üzere, 1996-2001 yıllarında, İç Anadolu Tipi Kara İklim Bölgesi (Ankara ve Konya) şartlarında pancarın kök veriminin % 3- 13 (205-990 kg / dekar) arıtılmış şeker veriminin % 4- 23 ( 50- 310 kg/ dekar) oranında azaldığı tespit edilmiştir.

Duruma göre, yaz ortasından itibaren pancarların dış yapraklarında, ağırlıkla üst yüzlerinde, beyaz veya gri-beyaz renkli unumsu bir misel tabakası oluşmaya

Hastalık önce tarlanın değişik yerlerindeki birkaç bitkide ortaya çıkar ve kısa zamanda hızlı bir şekilde tarladaki bitkilerin tamamına yayılır. Özellikle erken enfeksiyonlarda söz konusu olan ağır salgınlarda yapraklar açık yeşil renklerini önce bir süre korur ve sonra peyderpey sararıp ölür.

Fungus (Mantar) nasıl gelişmektedir ?

Yaprakların üzerindeki beyaz renkli unumsu tabaka, fungusun miselidir. Misel üzerinde, tepelerinde konidi gelişen konidi taşıyıcıları oluşur. Konidi taşıyıcıları dik ve bölmeli; konidiler ise, silindirik saydam organlardır. Çok çabuk çimlenebilen konidiler, rüzgâr ile komşu bitki veya tarlalara ulaşarak, hastalığı yaz boyunca sürekli yayarlar.

Sonbaharda veya yaşlı misellerde bazen unumsu beyaz tabakanın içinde, önce sarı renkli, sonradan siyahlaşan küçük noktaların oluştuğu göze çarpar. Bunlar fungusun Cleistothecium adı verilen organları olup, içlerinde spor keseleri (asci) taşır. Her ascinin içinde 2–8 adet askospor bulunur. Cleistotheciumlar çok dayanıklı organlar olup fungusa kışı geçirebilme olanağı sağlar.

Hastalık etmeninin konukçuları kültüre alınmış şeker pancarı çeşitleriyle beraber yabani şeker pancarı türleridir. Bir şekilde şeker pancarına özelleşmiş, obligat bir parazittir. Kışı sert geçen yerlerde fungus kışı Cleistothecium halinde geçirirken ılıman iklim bölgelerinde korunmuş pancar başları, tohumluk pancarlar veya deniz kıyılarındaki yabani Beta türlerinin yapraklarında misel halinde geçirir.

Mücadele

Kültürel Mücadele

  1. Hastalığa toleranslı çeşitler ( KWS 7229= Hülya vb.) ekilmeli,
  2. Hastalıklı bitki artıkları imha edilmeli,
  3. Yabani Beta türlerinde inokulum birikimine imkân verilmemeli,
  4. Yağmurlama sulama yapılmalıdır. Serbest su varlığı konidilerin çimlenmesini engeller. Aynı zamanda yağmurlama sulama ile yapraklar üzerindeki konidiosporlar yıkanarak inokulum yapraklardan uzaklaştırılmış olur.

Külleme hastalığı (Erysiphe betae) hakkında tanımlayıcı fotoğraflar aşağıda verilmiştir. Fotoğrafların telif hakları mevcuttur hiç bir yerde kullanılamaz. ©entofito

 

Şeker Pancarı Mildiyösü

Peronospora farinosa f.sp. betae (syn. P.schachtii) isimli etmenin neden olduğu hastalık 1954 yılından önce dünyada bazı ülkelerde özellikle ABD’nin California, Oregon ve Washington eyaletlerinin sahil kesimlerinde ciddi kayıplara neden olmaktaydı. USA’da hastalığa karşı dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi bu hastalığın bu kıtada önemini azaltmış olmasına rağmen bazı Avrupa Ülkelerinde hala ekonomik öneme sahiptir.

Peronospora farinosa f. sp. betae- Hastalığın belirtileri

 

Nasıl zarar yapmaktadır ?

Fungus kotiledon veya ilk gerçek yapraklara saldırabilir. Fakat genellikle iç kısımdaki (Merkezdeki) genç yaprakları enfekte eder ve genç yaprakların sistemik olarak enfeksiyonu sonucu yapraklar küçük rozet şeklini alır, kıvrılır, parlak yeşil renk alır, kalınlaşır, buruşur ve kenarları aşağıya doğru kıvrılır. Ilıman nemli koşullar altında yaprakların alt yüzünde başlangıçta beyazımsı, daha sonra donuk menekşe gri renkli fungal gelişim gözlenir. Bu durum bazen yaprakların üst kısmında da görülür. Hastalıktan etkilenen yapraklar solar ve ölürler.

Fungus (Mantar) nasıl gelişmektedir ?

Enfekteli tohumluk pancarda genç yan sürgünler bodurlaşır ve biçimsiz bir hal alırlar. Fungus oospor veya miselyum olarak hasta bitki artıklarında, yabani ve kendi gelen Beta spp.’lerinde canlılığını devam ettirir. Ilıman nemli şartlarda oospor direkt olarak çimlenebilir ve sporangium taşıyan miselyumu oluşturur. Sporangiumlar kışlayan miselyumlardan da oluşabilirler. Sporangiumlar rüzgarla yaprağa taşınırlar ve orada bir çim tüpü oluşturarak çimlenirler. Konukçu dokusunu stomadan penetre ederler. Tek bir stomadan 1- 3 adet sporangiofor çıkar. Sporangioforlar dikotom dallanma gösterirler. Sporangioforların ucunda sterigmalara tutunmuş oval, renksiz, açık menekşe renkli sporangiumlar oluşur.

Fungus dokularda intercelluler ve intracelluler olarak beslenir. Sonunda sporangioforlar stomalardan yaprağın üst yüzeyine bazende alt yüzeyine doğru çıkıntı yaparlar. Buralarda fungusun sporangium ve sporangiosporları oluşur ki bunlar da sekonder inokulum kaynağı olarak hastalığın yayılmasına yardımcı olurlar.

Sporangiumlar 5-22oC’ de ve %60–100 nispi nemde meydana gelebilirler. Optimum şartlar 120C ve %85’in üzerinde nisbi nemdir. Devamlı ışık altında sporangium oluşumu azalır. Sporangiumların çimlenmesi 0,5-3 oC’ de ve optimum 4-10oC arasındaki sıcaklıkta gerçekleşir. Enfeksiyon için optimum sıcaklık 7-15oC’dir. 20oC’nin üzerinde oldukça düşük enfeksiyon gerçekleşir. Genellikte 27oC’nin üzerinde enfeksiyon görülmez. Hastalığın inkubasyon periyodu çevre-şartlarına bağlı olarak 5–32 gün arasında değişir.

Mücadele

Kültürel Mücadele

  1. Dayanıklı çeşit kullanılmalı,
  2. Hastalıklı bitki artıkları ve kendi gelen bitkiler imha edilmeli,
  3. Tohumluk üretimin yapıldığı tarlalarla diğer şeker pancarı tarlaları arasında 1-1.5km’lik uzaklık bulunmalı,
  4. Aşırı azotlu gübrelemeden sakınılmalı,
  5. Sık ekimden sakınılmalıdır.

Ramularia ve Alternaria yaprak leke hastalığı

Diğer yaprak hastalıklarından Ramularia yaprak lekesinin etmeni Ramularia beticola’dır. Avrupa’nın bazı ülkelerinde tohumluk amaçla yetiştirilen pancarlarda yaygın olarak görülmektedir. Fungus şeker pancarının ve hayvan yemi olarak kullanılan pancarların yaşlı ve orta yaşlı yapraklarına saldırır. Tipik yaprak lekeleri parlak kahverengi ve Cercospora yaprak lekesine göre daha büyük ve düzensizdir. Lekeler olgunlaştıkça siyah kahverengi bir renk alır ve etrafları kırmızımsı kahverengi renk kuşağı ile kuşatılır. Fungusun sporulasyonu sonucu lekelerin ortası gümüşümsü gri beyaz bir görünüm alır. Hastalıklı yapraklar sararır, nekroze olur ve ölür. Kimyasal mücadelesinde tk etkili bulunmuştur.

 

Ramularia beticola- Hastalığın belirtileri

 

Nasıl zarar yapmaktadır ?

Alternaria yaprak lekesine pancarda iki Alternaria türü neden olmaktadır. Bunlar A. alternata ve A. brassicae’dir. Funguslar şeker pancarı Western sarılık virüsü ile enfekteli ya yaşlı yaprakların damarları arasında sararan alanları ya da besinsel eksiklik sonucu sararan yaprakları enfekte ederler. Lekeler dairesel düzensiz şekilli 2–10 mm çapında siyah, kahverengi siyah renklidir. Lekelerin üzeri fungal gelişim ve konidilerle kaplanır. Hastalığın gelişimini teşvik eden iklim koşullarında lekeler birleşir ve hızlı bir şekilde nekroze olurlar.

Fungus (Mantar) nasıl gelişmektedir ?

A. alternata şeker pancarı yapraklarında yalnızca klorotik alanları istila eden sekonder organizmadır. Yüksek nem varlığında lekeli alanlar üzerinde bol miktarda spor oluşur. Konidiler birbirlerine tutunarak uzun zincirler oluştururlar. Konidiler dip kısımları geniş, uç kısımları dar, eliptik veya ovoid siyah renklidirler.

A. brassicae de A. alternata gibi sarı yaprak dokusunu enfekte eder, fakat buna ilaveten bazı şeker pancarı hibridlerinde yaprak patojeni olarak da rapor edilmiştir. Sporlasyonu zayıf- orta düzeyde olup, sporlar lekelerin merkezlerinde gözlenir. Konidiler zincir oluşturmadan tek tek bulunurlar ( in vitroda bazen ikili- üçlü olacak şekilde zincir oluştururlar) . Konidiler dip kısımlarından uca doğru genişler ve uç tarafları tekrardan gaga oluşturacak şekilde daralırlar. Koniosporlar siyah renkli olup, enine ve boyuna bölmelere sahiptirler.

Mücadeleyi gerektirecek kadar bir zarar meydana getirmedikleri için herhangi bir önlemin alınmasına gerek duyulmaz. Bununla beraber virüsle enfekteli bitkilere fungisit uygulamalarının ürün verimini artırdığı, bununda muhtemelen Alternaria enfeksiyonu sonucu oluşan nekrozisin azalmasından kaynaklandığı ileri sürülmüştür.

Şeker Pancarı Pası

Şeker pancarı yapraklarında görülen ve Ülkemiz şeker pancarı üretim alanlarında pek önemli olmayan diğer bir hastalık da Pas hastalığıdır. İki pas hastalığı şeker pancarında görülür.

1-Uromyces betae:  Şeker pancarı pası olarak bilinir ve otoik dir.

2-Puccinia subnitens: Fide pası veya Puccinia pası olarak bilinir ve heteroik bir pastır.

Primer konukçusu Distichlis stricta isimli bir çayır bitkisidir.  Şeker pancarı burada ara konukçu konumundadır. Bu pasın ekonomik bir önemi yoktur. Şeker pancarında esas önemli olan pas Uromyces betae isimli etmenin neden olduğu pastır. Burada da bu hastalık açıklanacaktır.

Dünyada yaygın paslardan birisidir. Ekonomik zararı önemli seviyelere pek ulaşmaz. Ülkemizde bu hastalığa yalnızca tohumluk pancar ekim alanlarımızda havaların yağışlı (nem oranı yüksek) ve serin ( optimum 10-22 C) geçtiği yıllarda çok ender olarak rastlanır.

Uromyces betae- Hastalığın belirtileri

 

Nasıl zarar yapmaktadır ?

Hasta bitkilerde dış ve orta yaprakların alt ve üst yüzlerinde çok sayıda dağınık, 1 mm büyüklüğünde kahve renkli püstüller görülür. Genellikle bunların çevresinde klorotik bir kuşak bulunur. Yoğun enfeksiyonlarda yaşlı yapraklar solar, kururlar. Genç yapraklar dik vaziyette kalırlar, ancak bunlar da kıvrılıp sararırlar. Bitkinin tümden ölümü yalnızca çok şiddetli enfeksiyonlarda mümkündür.

Fungus (Mantar) nasıl gelişmektedir ?

Etmen şeker ve hayvan pancarından başka, kırmızı pancarları ve ıspanağı da hastalandırır. Fizyolojik ırk oluşturabilir. Etmen uzun devreli ve otoiktir. Spermagoniumlar ilkbaharda genç bitkilerin yapraklarının üst yüzlerinde gruplar halinde oluşurlar. Yaprak altlarında ise dairesel dizilmiş, beyaz renkli aecidiumlar yer alır. Üredospor yatakları yaprak üzerinde dağınık, genellikle merkezi bir püstülün çevresinde dizilmiş olarak bulunurlar. Açık sarı renkli, yuvarlak üredosporlar( 19- 24 x 26- 33 mili mikron) ince, dikensi çıkıntılara sahiptirler. Yaz sonlarına doğru kalın çeperli, tek hücreli oval teliosporlar ( 26- 30 x 18-22 mili mikron) oluşur. Bunlar yaprak artıklarnda, tohumda veya fidelerde yaşamlarını sürdürebilirler. İlkbaharda basidiosporlar oluşur. Etmen yüksek sıcaklıklardan olumsuz olarak etkilenir. Hastalık 15-22 oC arasında maksimum şiddete erişir.

Mücadele

Mücadelesinde kültürel önlemlere başvurulur. Bu önlemler arasında;

  1. Düzenli ekim nöbeti,
  2. Bitki artıklarını yok etmek üzere derin sürüm,
  3. Tohumluk pancar tarlalarının şeker üretimi için ekilmiş tarlalardan uzakta tesisi,
  4. Dayanıklı çeşit kullanma gibi önlemler yer alır.

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım 🙁

Şükrü Kaynaş

Ne zaman fark edebiliriz acaba ? Zararlılar ve hastalıklar ile mücadele ettiğimizi zannedip, önümüze konulan bir besinin sadece kimyasaldan ibaret kansorejen bir madde olduğunu...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım :(