AnasayfaEndüstri BitkileriFitopatolojiFUNGAL HASTALIKLAR

SOYA FUNGAL KÖK VE GÖVDE HASTALIKLARI

Soya Gövde ve Kök Fungal Hastalıkları

Bakla ve Gövde Yanıklığı

     Gövdeler, petioller, baklalar, tohumlar ve nadir olarak da yapraklarda enfeksiyonlar görülür. Hastalık ilk olarak alt yaprakların petiollerinde ve altlarda kırılmış dallarda görülür. Enfekteli bitkiler bodurlaşır. Bitkiler hasat olgunluğuna geldiğinde baklalar, yan dallar ve ana gövdenin daha alt kısımlarında hastalık etmeni fungusun pek çok sayıda siyah piknidiumları oluşur. Ölü gövdeler benek büyüklüğünde, düzenli çizgi şeklinde piknidiumlarla kaplanır. Piknidium oluşumu yan dalların ana dallara bağlandığı yerlerde yok denecek kadar azdır. Tarla koşullarında gövde lezyonları tam olarak gelişmez. Nemli koşullar da bitkinin her tarafında piknidium oluşumu gözlenir. Bunun tam tersinde kuru hava şartlarında ise piknidiler gövdenin toprağa yakın kısımlarında oluşur.

     Ağır şekilde enfeksiyona yakalanmış tohumlarda çatlama ve buruşukluk görülür. Bu tip tohumlar kısmen veya tamamen beyaz bir miselle kaplanır. Hafif enfeksiyona yakalanmış tohumlar normal büyüklükte ve görünümdedirler. Enfekteli tohumlar genellikle çimlenmezler. Enfekteli tohumların gelişen fidelerin kotiledonları üzerinde ki lezyonlar renksiz halden parlak kırmızı veya kahverengine dönüşür ve toplu iğne başı büyüklüğündeki alanlar genişleyerek tüm kotiledonları kaplar. Bu gibi kotiledonlarda sıklıkla tohum kabuğu fidelerin çıkışından sonra da yapışık vaziyette kalır. Hipokotillerde 1,5 cm den daha uzun küçük kırmızımsı kahverengi çizgiler meydana gelir.

     Soyada bakla ve gövde yanıklığına neden olan etmen; Diaporthe phaseolorum var. sojae dır. Bu etmenin eşeysiz döneminin adı Phomopsis sojaedir.

     Piknidumlar epidermisin altında siyah stromatanın yoğunlaşmış grupları içinde gelişirler. Piknidiumların büyüklük ve şekilleri geliştikleri bitki ortamına göre değişkenlik gösterir. Pikniosporlar bir hücreli, renksiz, fusiform ve eliptiktirler. Musluk suyunda (pH 4,9-6,1), oda sıcaklığında konidiler 4 saat içinde kolaylıkla çimlenirler. Fungus patates dekstroz agar da pH 6 ve 28°C de çok iyi gelişir ve yoğun beyaz misel oluşturur. Hifleri bölmelidir. Kültürlerde değişik şekil ve büyüklükte siyah stromatalar oluşur. Fungus otoklav edilmiş soya gövdesi ve petiollerinde kolay bir şekilde piknid ve piknidiospor oluşturabilir. Piknidial gelişim için ışık gereklidir.

     Bitkilerin enfeksiyonu için primer inokulum kaynakları tarlada hastalıklı bitki artıklarındaki peritesyumlar, piknidiumlar ve miselyum ile enfekteli tohumlarda barınan fungustur. D.phaseolorum var. sojae pek çok bitki kalıntısına kolaylıkla kolonize olabilmektedir. Hastalıklı tohumlar etmenin önemli primer inokulum kaynaklarıdır. Özelliklede uzak mesafelere yayılmak için tohumlar baklaların oluşum dönemlerinden sonraki herhangi bir zamanda fungus tarafından istila edilirler. Ilık, nemli hava koşularında hasat olgunluğuna gelmiş ürünün hasadının geciktirilmesi durumunda tohum enfeksiyonunda artış gözlenir.

     Enfekteli tohumlar çoğunlukla çimlenemezler. Enfekteli tohumlardan gelişen bitkilerde fungus sistemik olarak gelişebilir.35 0Cde toprak sıcaklığında hastalıklı fide çıkışı şiddetli şekilde azalır. Konukçu dokularını istila eden fungus hem inter hem de intraselüler olarak gelişir.

Mücadele

Kültürel Mücadele

  1. Patojenden ari, yüksek kaliteli tohumluk kullanılmalı,
  2. Tohum çürümesini azaltmak için toprağa potasyum uygulanmalı,
  3. Rotasyona gidilmeli,
  4. Hasattan sonra hastalıklı bitki artıları derin sürümle toprağın derinliklerine gömülmeli,
  5. Dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

Tohum enfeksiyonu ve bakla yanıklığının düşük düzeyde olduğu durumlarda, çiçeklenmenin yarısından geç bakla dönemine kadar olan süreçte, koruyucu olarak yapraklara fungusit uygulaması yapılmalıdır.

Gövde Kanseri

     Gövde kanseri yetiştirme sezonunun ortasından bitki olgunlaşma sürecine kadar olan dönemde bitkinin tamamen ölümüne neden olabilecek çok tahripkar bir hastalıktır. Hastalığın görüldüğü yerlerde, enfeksiyon bakla oluşumunun başlangıcından hemen sonra ortaya çıktığında üründe % 20 – 50 oranında ürün kaybının meydana geldiği olduğu rapor edilmiştir.

     İlk simptomlar kotiledonlar üzerinde kırmızımsı kahverengi küçük lezyonlar halinde görülür. Bu renklenme enfekteli fidelerin gövdesine doğru yayılır ve enfekteli fideler kuruyup ölürler.

     Hastalık ilk olarak genellikle üretim sezonunun yarı döneminden sonra görülür. Enfeksiyon genellikle petiollerin dökümünden sonra yaprak yara izi yerlerinde küçük yüzeysel kırmızımsı kahverengi lekeler şeklinde başlar. Enfeksiyon gövdenin alt kısımlarında daha belirgin olarak ortaya çıkar. Lezyonlar hızlı bir şekilde büyüyerek hafif çökük bir forma dönüşürler. Kırmızımsı kahverengi kanser görünümlü değişik büyüklüklerdeki lezyonlar gelişerek tamamen gövdeyi kuşatır ve bitkinin ölümüne neden olurlar. Yaşlı lekeler çikolata renginde veya siyah renkte görülürler.

     Bitkiler öldüklerinde kanserli kısmın alt ve üstündeki yeşil gövde dokusu, kanseri diğer gövde hastalıklarından ayırır.

     Soyada gövde kanserine Diaporthe phaseolorum var. caulivora isimli etmen neden olur. Fungus kültürde beyaz miseller oluşturarak gelişir. Patates dekstroz agarda pH 6-7 ‘de optimum gelişme sıcaklığı 250C dir.  Peritesyum ve askospor patates dekstroz agar, lactoz- asparagine agar ve nemli otoklav edilmiş soya dokularında bolca oluşur. Devamlı aydınlık hem peritesyum hemde askospor oluşumunu büyük oranda engeller. Pek çok araştırmacı doğada ve kültürde D.phaseolorum var. caulivora’nın piknidial döneminin yaygın olmadığını ileri sürmüşlerdir.

     Primer inokulum kaynağı toprağın altındaki veya üstündeki soya kalıntıları ve enfekteli tohumlardır. Fungus peritesyum ve miselyum olarak yıldan yıla geçiş yapar. -15 ila 18°C sıcaklık aralığında canlılığını 14 ay sürdürür. Enfeksiyon gelişimi tam olarak anlaşılamamıştır. Çünkü ne hastalıklı bitki kalıntılarının varlığında nede enfekteli bitki tohumlarının ekilmesi durumunda gelişen bitkilerde tam olarak gövde kanserinin etkileri görülememiştir.

        Enfekteli fideler çıkış öncesi veya çıkış sonrası ölebilirler. Canlılığını sürdürenler ise zayıf gelişirler. Bol miktarda askospor içeren peritesyumlar enfekteli kotiledon lekelerinde oluşur ve bunlar sekonder enfeksiyonlar için inokulum sağlarlar. Askosporlar hava hareketleri ve yağmur sıçratmasıyla etrafa yayılırlar.

     En fazla enfeksiyon en alt yapraklarda görülür. Fungus gelişimi yaprak ucundan petiole, petiolden gövdeye şeklinde olur. Hastalık gelişimi için günlük ortalama optimum sıcaklık 21 °C dir.

     Enfekteli tohumların ekimi, gelişen soya fasulyesi bitkilerinde sistemik enfeksiyona neden olmaz. Ancak enfekteli tohum patojenin uzak mesafelere yayılmasında önemli bir araç olarak hizmet eder.

Mücadele

Kültürel Mücadele

  1. Hastalıksız, kaliteli tohum kullanılmalı
  2. Hasattan sonra bitki artıkları derin sürümle toprağa gömülmeli
  3. Rotasyona yer verilmeli

Kimyasal Mücadele

     Kültürel mücadele yöntemleriyle hastalıktan dolayı ortaya çıkan zarar baskı altına alınamazsa bu durumda kimyasal savaşıma yer verilmelidir. Kimyasal savaşımda koruyucu etkili fungisitlerle zamanında yüzey ilaçlamaları yapılmalıdır.

Kömür Çürüklüğü

     Kömür çürüklüğü veya yaz solgunluğu olarak bilinen hastalık sıcak, kuru hava koşullarında veya bitkiler uygun olmayan koşullarda yetiştirilmeye zorlandığında görülür. Tropikal ülkelerde fidelerde çok ciddi oranlarda yanıklıklara neden olmaktadır. Tropikal bölgelerde raporlara göre fidelerde %77’in üzerinde kayıplara sebep olduğu anlaşılmaktadır. Sıcak ve subtropikal alanlarda görülebilir dış simptomlar bitkiler olgunlaşmaya yakınlaştığında ortaya çıkar. Hastalık şiddetli olduğunda üründe azalma ve tohum kalitesinde düşüş meydana gelir.   Çok fazla sayıda kültür bitkisi hastalık etmeninin konukçusudur.

     Enfekteli fidelerin hipokotillerinde kırmızısı-kahverengi renk açılması görülür. Eğer enfeksiyon köklerden olursa bu renk değişimi toprak yüzeyine yakın kısımlarında ve daha yukarıda görülebilir. Bu renk değişimi daha sonra koyu kahveden siyaha doğru kayar ve enfekteli fideler sıcak, kuru koşullar altında ölebilirler. Eğer nemli ve serin hava koşulları hüküm sürerse enfekteli fideler canlılıklarını sürdürebilirler. Ancak bu tip bitkilerde enfeksiyon latent olarak kalır. Daha sonra sıcak, kuru hava koşullarında hastalık simptomları tekrardan görülebilir.

    En yaşlı bitkilerde “kömür çürüklüğü” safhası yetiştirme döneminin yarısından sonra görülür. Hastalığa yakalanan bitkilerin ana köklerindeki subepidermal dokularında parlak-kahverengi renk değişimi gözlenir. Bu renk değişimi bitki gövdesinin alt kısımlarında da ortaya çıkar. Enfekteli bitkilerin toprak üstü organlarında başlangıçta belirtiler görülmez. Daha iler ki evre de yapraklar sarıya döner, solgunlaşır ve bitki gövdesinde asılı kalırlar. Yüzeysel gövde lezyonları gövdenin toprağa yakın kısmından yukarı doğru gelişir. Epidermis uzaklaştırıldığında çok fazla sayıda siyah küçük sklerotlar görülür ve bunlar dokuya grimsi-siyah bir görünüm verirler. Enfekteli dokular ortadan ikiye ayrılıp bakıldığında odun dokusu kısmında siyah çizgiler ve çoğunlukla gövdenin öz kısmında sklerotların oluştuğu görülür.

     Hastalık etmeni Macrophomina phaseolina (Syn. M.phaseoli, Rhizoctonia bataticola, Sclerotium bataticola ve Botryodiplodia phaseoli) dır. Fungus farklı büyüklüklerde sklerotlara sahip olması, piknidiumların varlığı veya yokluğuna göre çok değişkenlik göstermektedir. Soyada piknidial dönem yaygın değildir. Bazı ırklar kültür ortamında piknidium oluştururlar. Bazılarında ise piknidiumları oluşturmak için özel teknikler gerekmektedir. Kültürel ve morfolojik özellikler izolatlar arasında farklılık gösterebilir. Bu özellikler kültürlerin yaşlanmasıyla da değişebilir. Fungus patates dekstroz agar da çok iyi gelişir ve tipik sklerotlarını oluşturur. M. phaseolina kültürde beyazdan kahverengine veya griye doğru renk değişimi gösteren koloniler oluşturur. Bu koloniler kültürün yaşlanmasıyla tamamen siyah renge döner. Kültürde optimum gelişme sıcaklığı 28-35 0 C arasında değişir.

     M.phaseolina ‘nın sklerotları toprakta serbest olarak veya konukçu bitki artıklarında gömülü vaziyette kuru toprak koşullarında uzun süre canlılıklarını sürdürürler. Islak topraklarda sklerotlar 7-8 haftadan daha fazla yaşayamazlar. Miselyum 7 günden fazla ıslak toprak şartlarında canlılığını sürdüremez. Fungusun topraktaki popülasyonu aynı tarlada sürekli olarak hastalığın konukçuları yetiştirildiğinde artar ve hastalık daha şiddetli ortaya çıkar.

     Özellikle tropikal ülkelerde etmen pek çok bitkinin tohumuyla tohum kabuğunda taşınabilir. Enfekteli tohumlar ya çimlenmezler ya da fide döneminde çıkıştan hemen sonra ölürler. Hastalık düşük sıcaklıklarda aşikar değildir. Fakat patojen gelişimi başlar ve 28-35 0 C de simptomlar görülür. Tropikal ülkelerde fide yanıklığı ekim zamanında ancak toprak sıcaklığı 30 0 C veya üzerinde olduğunda ortaya çıkar.  Düşük toprak nemi hastalık şiddetini oldukça artırır. Sklerotlar kök yüzeyinde çimlenirler ve çok sayıda çim tüpü oluştururlar. Köklerin penetrasyonu genellikle aprosoryum oluşumu sonucu gerçekleşir. Bununla birlikte doğal açıklıklardan da fungus giriş yapar. Fungal hif intersellüler veya intrasellüler olarak konukçu hücrelerinde gelişerek konukçu dokularını istila eder. Ksilem iletim demetlerinde oluşan sklerotlar iletim demetlerinin tıkanmasına neden olurlar. Sklerotlar genç bitkilerde oluşmaz. M. phaseolina’ nın patojenisitesi muhtemelen sklerotların ksilemi mekanik olarak tıkaması, toksin üretimi ve enzim aktivitesi ile oluşmaktadır.

Mücadele

Kültürel Mücadele

  1. Sık ekimden kaçınılmalı
  2. Dengeli gübreleme yapılmalı
  3. Sulama imkanı varsa, ekimden önce tarla toprağı 3-4 hafta su altında bırakılmalıdır.
  4. Ekimden haftalar öncesinde toprak organik madde ile ıslah edilmelidir.
  5. Uzun süreli rotasyon yapılmalıdır.

Fusarium Hastalıkları

Fusarium Solgunluğu

     Fusarium oxysporium’un en az üç form türü soyada solgunluğa neden olur. Simptomlar mevsim ortasında 28 0C sıcaklıkta özellikle kumsal topraklarda yetişen bitkilerde görülür. Hastalık fidelerde görülmemiştir. En karakteristik simptomu kök ve gövdede vasiküler sistemin kahverengileşmesi siyahlaşmasıdır. Enfekteli bitkilerin yaprakları kurur ve sonunda dökülürler. Bitki üzerinde kalan yapraklar sararır. Gövde uçlarındaki solgunluk ve yumuşamış gevşek yaprakların varlığı genç bitkilerde daha yaygındır. Enfekteli bitkilerde baklalar zayıf gelişir, fakat kök çürümesi önemsiz düzeydedir.

Fusarium Kök Çürüklüğü

     Bu hastalığa değişik Fusarium türleri sebep olur. Kök çürüklüğü serin hava koşullarında(14 0C) fidelerde ve genç bitkilerde ortaya çıkar. Daha yaşlı bitkiler genellikle daha genç bitkiler kadar hassas değildirler. Hastalık şiddetli olduğunda fide çıkışları zayıf olur. Düşük düzeyde hastalıktan etkilenen fideler zayıf gelişir ve zayıf olurlar. Enfeksiyon genellikle köklerden ve gövdenin daha alt kısımlarından olur. Hastalıklı fidelerin kotiledonları sararır daha sonrada nekroze olur. Ana kökün uç kısımları lateral kök sistemi tamamen tahrip olur. Genellikle patojen korteksi kuşatır. Fakat hastalığın daha ileri aşamasında vasiküler demetlerde fungusun istilasına uğrarlar. Fide döneminden sonra enfeksiyona yakalanan bitkiler nadiren ölürler. Fakat bu gibi bitkilerde daneler zayıf ve buruşuk olur. Normal olarak patojen kökleri etkilemesine rağmen uzun süren nemli ıslak koşullar altında hasat olgunluğuna ulaşan baklalarıda enfekte eder. Bakla enfeksiyonu patojenin tohumda taşınmasına olanak sağlar.

Bakla ve Kök Boğazı Çürüklüğü

     Soyada bakla ve kök boğazı çürüklüğüne Fusarium semitectum fungusu neden olur. Genç bitkilerin kotiledon ve hipokotilerinde basık suda ıslanmış, krem renkli ve testere dişli gibi lezyonlar görülür. Yaşlı fidelerde bu alanlar koyu- kahve ve siyaha döner. Lekeler birleşerek daha büyük bir şekil alırlar. Kuşatılan hipokotiller incelir ve yumuşar. Enfekteli kökler zayıf gelişir. Hastalığın ileri evrelerinde enfekteli dokularda fungal gelişim daha bariz olur. Baklalar olgunlaşmadan kururlar. Hastalıklı baklalar koyu–kahverengi veya siyah renk alırlar. Şiddetli enfeksiyona yakalanan baklalarda tohum oluşmaz.

     Tohum kabuğu ve özellikleri enfekteli bakla dokusu ile temasta olan hastalanmış tohumların kotiledonları koyu kahverengi siyaha döner.

     F.oxysporium grubu toprakta yaşar çeşitli bitki kalıntılarına kolaylıkla kolanize olur ve tüm mevsimi kolanize olmuş substratlarda klamidiospor ya da miselyum halinde geçirir. Bu nedenle primer inokulum kaynağı topraktır. F.oxysporium ve F.semitectum un tohum kökenli enfeksiyonu rapor edilmiş olup, bu enfeksiyon sonucu tohum çimlenmesi azalmaktadır.

     F.oxysporıum f.sp. tracheiphilum soya bitkilerini yaralardan penetre eder. Enfeksiyonun erken evresinde öze yakın ksilem iletim demetleri fungus tarafından kuşatılır. Daha sonra pek çok ksilem iletim demeti fungusun miselyumu ile dolar. Aynı zamanda parankima dokuları da fungus tarafından istila edilir.

  1. oxysporıum suya doymuş toprakta sıcaklık 14-230C olduğunda en tahripkar olur. Daha düşük sıcaklıklarda en yüksek oranda enfeksiyon görülür. Direkt olarak epidermal hücrelerden penetrasyon meydana gelir. İndirekt olarak da lentisellerden, yaralardan ya da hipokotil üzerindeki stomalardan gerçekleşir. Başlangıçta intersellüler penetrasyonu korteks de hifin intersellüler gelişimini izler.

     Soya kist nematodu(Heterodera glycines), kök ur nematodu (Meloidogyne incognita)ve sokucu nematod (Belonolaimus longicaudatus)’u fideleri ve genç soya bitkilerini F.oxysporıum enfeksiyonuna karşı predispoze yapar. H.glycines ve F. oxysporum ile bulaşık topraklarda yetişen fidelerde Fusarium solgunluk simptomları gelişir.

Mücadele

Kültürel Mücadele

  1. Fusarium patojenlerine, soya kist veya kök ur nematodlarına dayanıklı bitki kullanmalı
  2. Ilık koşullarda iyi drene edilmiş topraklara yüksek kaliteli tohumluk ekilmeli
  3. Uygun toprak nemi sağlanana kadar soya ekimi geciktirilmeli
  4. Hastalıklı bitki artıkları imha edilmeli

Kimyasal Mücadele

Tohumda bulaşma varsa, uygun fungisitlerden biriyle tohum ilaçlaması yapılmalıdır.

Phytophthora Çürüklüğü     

     Phytophthora megasperma isimli etmenin sebep olduğu Phytophthora kök ve gövde çürüklüğü ilk olarak 1948 yılında Hindistan’ın kuzeydoğusunda,  1951 yılında Ohio’nın kuzeybatısında ortaya çıkmıştır. Daha sonra Kanada ve Amerika’da hastalığın varlığı tespit edilmiştir.

     Hastalık hassas soya fasulyesi çeşitlerinde oldukça tahripkardır.Hastalık şiddetli bitki kayıplarına ve üründe %50’den fazla azalmaya neden olabilir. Ürün kayıplarının derecesi toprak tipi, yağış, tarımsal işlemler ve çeşide bağlı olarak değişir. Phytophthora çürüklüğü zayıf drenajlı, killi topraklarda daha şiddetli olarak ortaya çıkar.

     Phytophthora çürüklüğü, Rhizoctonia solani ve Pythium türlerinin sebep olduğu kök çürüklüklerine sıcaklık isteği bakımından benzerlik göstermemektedir. Rhizoctonia solani ve Pythium türlerinin sebep olduğu kök çürüklükleri daha düşük sıcaklıklarda gelişirken, Phytophthora kök çürüklüğü 25 0C’nin üzerindeki sıcaklıklarda daha hızlı gelişim gösterir.

     Phytophthora çürüklüğüne soyanın gelişiminin herhangi bir evresinde rastlamak mümkündür. Genç fideler bu hastalığa karşı hassas oldukları için çabuk ölüm gözlenir. Tohum çürümesi ve çıkış öncesi çökerten sonucu bitki çıkışlarında azalmalar olur. Çıkış sonrası kök ve gövde çürüklüğü fidelerde solgunluğa ve ölüme neden olur ve buda tarlada bitki sayısında daha da azalmaya neden olur. Primer yaprak oluşumu evresinde, hastalıktan etkilenen gövdeler suda ıslanmış gibi görünür, yapraklar sarıya döner ve solar. Sonuçta hastalıktan etkilenen fideler ölür.

     Daha yaşlı bitkilerde ölüm daha yavaş gelişir veya hastalığa yakalanan bitkilerde canlılık ve sağlam görünüşlülük deki düşüş tüm sezon bozunca devam eder. Geç enfekte edilen bitkilerde ilk belirtiler daha alt yaprakların damarları arasında ve kenarları boyunca ortaya çıkan sararmadır. Bitkinin tümden solmasıyla beraber üst yapraklardada klorozis gelişir. Bitkinin ölümünden sonra kuruyan yapraklar birkaç hafta bitki üzerinde asılı kalırlar.

     Enfekteli yan kökler hemen hemen tamamen tahrip olur ve enfekteli ana kökler koyu kahverengine döner. Renk bozukluğu gövdenin 10- 20 cm’lik veya daha yukarı kısmlarına kadar, ara sırada dördüncü ve beşinci boğuma kadar ilerler. Gövdenin iç kısımlarında, kortekste ve vasküler dokularda da renk değişimi gözlenir. Ağır bir yağmurdan sonra enfeksiyon yapraklardan ve gövdelerden ortaya çıkar ve gövde boyunca kahverengi çürüme gelişir. Bazı tolerant hatları ve çeşitleri fungus kolay bir şekilde öldüremez, ancak bu bitkilerde azot noksanlığından ve toprağın ıslaklığından kaynaklanan sararma ve zayıf gelişmeye benzer belirtiler gözlenir.

     Hastalık etmeni Phytophthora megasperma var. sojae dır. Sporangioforlar basit ve belirsizdir. Tipik terminal sporangiumlar 42 -65  X 32-53 milimikron boyutunda, armut şekilli ve çoğunlukla sapsızdırlar. Sporangiumlar zoospor oluşturarak çimlendikleri gibi, direkt olarak konidi gibi işlev görecek şekilde de çimlenirler.

     Hastalık etmeninin oosporları suda 4 gün içerisinde çimlenirler. Oosoporların çimlenebilmesi için en az 2 saatlik ışığa maruz kalmaları gerekir.  Oosporlar çimlenmesi 24 saatlik  – 50C deki düşük sıcaklıktan etkilenmez. Oosporların gelişip olgunlaşmaları için sıcaklık çok önemli bir faktördür.  24-27 °C de 40 günde olgunlaşan oosporların % 78’i,  15-30 °C de % 7- 13’ü,27 °C de 33 günde oluşan oosporların % 69’u,15-24 °C de % 8- 9’u çimlenir. 30 °C de 33 gün de oluşan oosporlar malformasyon olur ve çimlenme olmaz.

     Enfeksiyon için primer inokulum kaynağı, soya bitkisinin yokluğunda bile fungusun öncelikli olarak oospor halinde yaşamını uzun süre devam ettirdiği topraktaki bitki kalıntılarıdır. Tolerant ve hassas soya fasulyesi çeşitlerinin gövde ve köklerinde çok fazla sayıda oospor oluşur. Oosporların doğal olarak toprakta nasıl çimlendikleri belirlenememiştir.

     Sporangiumlar hastalıklı bitki kalıntılarında ve enfekteli soya fasulyesi fidelerinin kök yüzeyinde oluşurlar. Sulu toprak koşullarında sporangiumlarda zoosporlar meydana gelir. Zoosporlar toprak suyunda taşınırlar. Zoosporlar bitkinin köklerine ulaştıklarında kamçılarını atarak çimlenir ve köklerden bitki dokusuna giriş yapar. Kök dokularında hiflerin gelişmesi intersellüler olup, bununla beraber enfekteli hipokotillerde intrasellülerde geliştiği rapor edilmiştir. Globular ve parmak benzeri haustorialar konukçu hücrelerini penetre ederler.

     Yüksek toprak nemi ve yağış hastalığın gelişimi için en uygun koşullardır. Ekimden önce ve sonraki kurak periyot inokulum potansiyelini ciddi olarak azaltır. Çıkış sonrası fide ölümleri en fazla 27- 330C sıcaklıklarda görülür. Daha yaşlı bitkilerde hastalığın gelişimi için optimum sıcaklıklar 25- 300C dir.

     Altona, Harosoy, Harosoy 63, Mack,Sanga,Tracy gibi altı farklı soya çeşidi kullanılarak P.megasperma var. sojae’nın altı ırkı tespit edilmiştir. Pek çok soya ırkı ve bazı ticari çeşitler Phytophthora’nın bilinen altı ırkına dayanıklıdır. Irk 1 ve Irk-2’ye dayanıklılık tek bir dominant genle idare edilir. Irk-1 ve ırk-2’ye dayanıklı soya ırk ve çeşitlerinin genotipi RpsRps dir. Irk- 1’e dayanıklı ve ırk-2’ye hassas soyaların genotipi rps2rps2 dir. Her iki ırka hassas soyaların genotipi ise rpsrps dir.

Mücadele

  1. Hastalığa dayanıklı bitki yetiştirilmeli
  2. İyi drene edilmiş topraklarda yüksek kaliteli tohumluk kullanılmalı
  3. Ekimler 180C ve üzerindeki sıcaklıklarda yapılmalıdır.

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım 🙁

Şükrü Kaynaş

Ne zaman fark edebiliriz acaba ? Zararlılar ve hastalıklar ile mücadele ettiğimizi zannedip, önümüze konulan bir besinin sadece kimyasaldan ibaret kansorejen bir madde olduğunu...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım :(