AnasayfaEndüstri BitkileriFitopatolojiFUNGAL HASTALIKLAR

Tütün Fungal Yaprak Hastalıkları

Tütün fungal yaprak hastalıklarını sıralarsak;

1) Mavi küf-Tütün mildiyösü = Peronospora hyoscyami

2) Tütün küllemesi = Golovinomyces cichoracearum

3) Kahverengi leke = Alternaria alternata

4) Antraknoz = Colletotrichum nicotianae

5) Kurbağa gözü = Cercospora nicotianae

6) Rhizoctonia yaprak lekesi = Rhizoctonia solani

7) Gri küf ve ölü çiçek lekesi = Botrytis cinerea

8) Çayır yaprak lekesi = Ascochyta nicotianae

9) Phyllosticta yaprak lekesi = Phyllosticta nicotianae

10)Corynespora yaprak lekesi = Corynespora cassiicola

11) Curvularia yaprak lekesi =Curvularia verruculosa

12) Uyuz hastalığı = Fusarium affine

13) Metalik küf = Choanephora trispora

14) İsli küf = Fumago vagans

15) Paslar (Uredo nicotianae, Puccinia substriata)

Tütün Mildiyösü (Mavi Küf) Hastalığı

“Peronospora hyoscyami Syn: Peronospora tabacina”

Hastalığın dünyada ilk yayılma alanları Avustralya, Kuzey ve Güney Amerika’dır. Hastalık 1959’ dan beri Avrupa’ da da görülmektedir. Etmen İngiltere’ den çıkarak kısa bir sürede Hollanda ve Almanya üzerinden Doğu Avrupa ülkelerine, oradan Balkan ülkeleri ve Türkiye’ye ulaşmıştır. Hastalık bu ülkelerde, nemli ve serin geçen havaların da yardımıyla, geniş epidemilere yol açmış ve çok yüksek değerde verim kaybına neden olmuştur. Ülkemizde de hastalık 1960’ lı yılların başlarında önem kazanmıştır. Ancak ilk epidemilerden sonra yetiştiricinin hastalıkla savaşım konusunda eğitilmesi ve dayanıklı çeşitlerin ıslahı ile etmen kontrol altına alınabilmiştir. Bugün için hastalık eski tehlikeli durumunu kaybetmiş görünmektedir.

Nasıl bir hastalıktır ?

Hastalığa neden olan Peronospora hyoscyami  isimli etmen Solanaceae familyası bitkilerinde hastalık yapar. Nicotiana tabacum yanında yabani türler olan N. glauca, N. repanda ve N. attennata da hastalığa yakalanır. Bunların yanında Lycopersicon esculantum, Solanum melongena, Capsicum’ da konukçu dizisi içinde yer alır. N. rustica etmene dayanıklıdır. N. tabacum çeşitleri arasında dayanıklı olanları yoktur ancak farklı duyarlılıkta olanlar mevcuttur.

Etmenin Avustralya ve Amerika olmak üzere 2 ırkının mevcut olduğu bildirilmektedir. Avustralya ırkı daha virülent olup, ülkemizde bu ırk mevcuttur. Patojenin asıl konukçusu yabani ve kültürü yapılan tütün bitkileridir. Ege Bölgesi’ nde biberler üzerinde saptanmışsa da Düzce’ de tütün bitkisi ile bir arada yetiştirilen biberler üzerinde görülmemiştir.

Hastalık ilkbaharda önce fideliklerde görülür. Fideler uzaktan sarı renkli görünürler. Bunların yaprak uçları hafifçe aşağı kıvrılır ve yaprak bombeli bir şekil alır. Bu yaprakların alt taraflarında beyazımsı açık eflatun renkte bir fungal örtü görülür. Bir süre sonra yapraklar sarkarlar, birbirlerine karışır ve toprak yüzüne serilirler. Birkaç gün sonra fideler kurur ve ölürler. Fidelikte yer yer boşalmalar olur. Bazen fidelikte tek sağlam fide bulmak mümkün olmaz.

Tarlada şaşırtılan fidelerde yapraklarda önce yuvarlak, açık yeşil-sarımtrak 1-2 leke görülür. Yapraklar koparılıp güneşe tutulursa bu lekeler daha kolay fark edilir, lekeler zamanla ölür ve orta kısımdaki hücrelerin ölümü ile nekrotik lekeler oluşur. Bu lekeler yaprak damarlarıyla sınırlandırılmıştır. Kuruyan lekeler yırtılıp delinebilir. Yaprak üzerinde 1-2 cm büyüklüğünde lekeler bile kaliteyi bozar. Nemli havalarda henüz kurumamış taze lekelerin altında yine bir fungal örtü oluşur. Bu örtü gri-mavi renktedir. Hastalık bitkinin alt yapraklarında başlar ve üst yapraklara doğru geçer. Şiddetli hastalıkta nekrotik belirtiler yaprak damarlarında, gövdede ve köklerde de görülür. Yaprak damarlarının etkilenmesi yaprakta simetriyi bozar. Gövde nekrozlarında etmen floem dokusu içindedir. Enine kesit yapıldığında kabukla odun arasında esmer bir çizgi görülür. Etmen ksileme de geçerek sistemik enfeksiyona yol açar ve bitkide her iki yönde yayılabilir. Genç bitkiler sistemik enfeksiyon için daha uygundurlar. Etmen büyüme noktasına eriştiğinde bitki bodur kalır ve rozetleşir.

Havaların çok uygun olması durumunda etmen, çiçek ve tohum kapsülleri üzerinde de görülebilir. Ancak havalar kurak giderse hastalık durur, bitki kendisini toplayıp gelişimine devam edebilir.

Nasıl bir fungustur ?

Etmen genellikle yaprak altında, stomalardan çıkan sporangiofor ve sporangium (konidiumlar) oluşturur. Sporangioforlar dikotom dallanma gösterir ve sporangium oluşturur. Görünümü 6-8 dallı bir ağaç şeklindedir. Sporangiumlar ise limon biçiminde, çok açık menekşe rengindedir. Sporangiumlar renksiz, eliptik-oval 16-27×2-20µ boyutundadır. Bunlar rüzgâr ve böceklerle kolayca diğer bitkilere, uzun mesafelere taşınabilirler. Yaprak üzerine ulaşan sporangiumlar %98 nemde ve 3-29ºC sıcaklıklar arasında (optimum 15-23 ºC) bir çim borusu oluşturarak çimlenirler. Stomalardan giren çim borusu interselüler alanda yayılır ve çevre hücrelerden emeçleri yardımıyla beslenir. İnkübasyon süresi 4-7 gün arasında değişir. Yeni oluşan sporangiumlar yaz boyunca enfeksiyonlara yol açarlar. Bunlar serin-nemli koşullarda uzun süre canlı kalabilirler. Lokal enfeksiyonlar yanında sistemik enfeksiyonlar da mümkündür. Etmen yapraktan köklere, çiçeklere kadar yayılabilir ve gelişme bozukluklarına yol açabilir.

Etmen kışı ölü yapraklar içinde oospor formunda geçirir. Ülkemizde oospor oluşumunun gözlenmediği bildirilmektedir. Oosporların kışı sert, soğuk geçen bölgelerde daha önemli olması mümkündür.  Ancak oosporların çimlenmesi şimdiye kadar çok ender gözlenmiştir. Fungus, ılıman iklime sahip bölgelerde kışı yaprakları toplanmış tütün sapları üzerinde, kök sürgünlerinde ve yabani türler üzerinde misel ve sporangium formunda geçirebilir.

Etmen kışı geçirdiği enfeksiyon ocaklarından kısa sürede uzun mesafelere ulaşabilir (30-100 km). Epidemiler geceleri ılık (10 0C’ nin üzerinde), nemli ve sisli havalarda kolaylıkla oluşur. Sıcaklık 10 0C’ nin altında ise yayılma azalır. Bunun yanında gece sıcaklığı 17-20 0C’ yi bulduğunda etmenin yayılması yine yavaşlar. Çünkü bu sıcaklıklarda hasta yaprak dokusu kısmen ölür ve etmenin sporulasyonu oldukça azalır. Orantılı hava neminin %97’ den az olması durumunda da sporulasyon oldukça azalır. Sabah saatlerinde oluşan çiğ ve ince bir yağmur hastalık için uygun iken, şiddetli yağışlar sporangiumları yapraktan yıkayıp yere indirirler.

Mücadele

Kültürel Mücadele

Etmenin tarlada devamlılığını sağlayan bitki sapları hasattan sonra sökülüp yakılmalı, toprak derince işlenerek kalan artıklar gömülmelidir. Hastalık ilk gelişme koşullarını fidelikte bulmakta, tarla döneminde ülkemizde hava koşulları hastalığın yayılmasını genellikle önlemektedir. Bu nedenle fidelikte alınacak kültürel önlemlerin ayrı bir yeri vardır. Bunlar:

1- Fidelikler hafif süzek topraklarda güneye bakan, rüzgarsız, bol güneş alan yerlerde kurulmalı,

2- Tohumlar sık ekilmemeli, (kapalı yastıklarda 2 g/m²).

3- Ot temizliği yapılmalı,

4- Tarlaya şaşırtma sırasında hasta fideler ayıklanarak imha edilmeli,

5- Fidelikte hasta fideler uzaklaştırılmalı,

6- Dayanıklı çeşit yetiştirilmeli,

7- Fidelere gerektiğinde ve yeteri kadar su verilmeli,

8- Fideliklerde düzenli havalandırılma yapılmalı,

9- Dikimde sıraların hakim rüzgarlar yönünde olmasına özen gösterilmelidir.

Kimyasal Mücadele

Fidelikte tohumlar çimlenip fideler toprak üzerini örttüğünde, tarlada ise dikimden sonra ilaçlamalara başlanır. Duyarlı çeşitler fidelikte ve tarlada hava koşulları hastalık için uygunsa 4 günde bir ilaçlanmalıdır. Dayanıklı çeşitlerin fidelikte 7 gün ara ile ilaçlanması yeterli olup tarlada bunlara ilaç uygulamaya gerek yoktur. Fidelikte duruma göre 20-30 ilaçlama yapma gerekebilmektedir.

Peronospora hyoscyami – Hastalığının belirtilerini gösteren fotoğraflar aşağıda sergilenmiştir.

Fotoğrafların telif hakları bulunmaktadır. İzni olmadan fotoğraflar hiç bir yerde kullanılamaz. Fotoğraf sahibi: Metin Güleşçi

Tütün Küllemesi

Golovinomyces cichoracearum, Syn:Erysiphe cichoracearum”

Tütünün birkaç önemli hastalığından bir tanesi de küllemedir. Hastalık dünyanın tütün üretilen pek çok ülkesinde görülmüştür. Pek çok ülkede üretimi tehdit eden hastalıklardan biridir. Yugoslavya’ da hastalıktan dolayı %30’ un üzerinde verim kaybı, %80’ nin üzerinde de kalite kaybı gözlenmiştir. Hastalık etmeni çevre koşullarından oldukça etkilendiğinden hastalığın şiddeti de yıldan yıla çok değişir.

Nasıl bir hastalıktır ?

Tütünde külleme hastalığına neden olan Erysiphe cichoracearum isimli patojenin çok geniş bir konukçu dizisi vardır. Hıyar, kabak, kavun, karpuz, bamya, ayçiçeği, bazı yabancı otlar etmenin konukçuları arasındadır.

Hastalık ara sıra tohum yataklarında (fideliklerde) görülür. Fakat tütünün yaprakları, belli bir büyüklüğü alana kadar hatta yapraklardaki büyüme sonra erene kadar hastalığa karşı dayanıklıdırlar. Bunun neticesi olarak, dikimden sonra en az 6 hafta gibi bir süre içerisinde tarladaki bitkilerde gözle görülebilir bir enfeksiyon gerçekleşmez. Küllemenin en göze çarpan belirtisi, yaprakların her iki yüzünde ve gövdelerde pudramsı gri bir tabakadır. İlk önce keçe gibi yamalar görülür. Bunlar daha sonra yaprakların alt tarafında hızlı bir şekilde büyürler ve kısa süre içinde yaprağın tüm alt yüzeyini kaplarlar. Daha sonra yaprağın üst yüzeyinde kahverenkli lekeler görülür. Hastalıklı yapraklar incelir ve kağıt gibi bir hâl alır ve bunun sonucunda da kalitede düşüş meydana gelir. Yaprağın üzerinde oluşan konidi zincirleri ve siyah, küresel ve kapalı kleistotesyumlar bir el lensi yardımıyla kolaylıkla görülürler.

Nasıl bir fungustur ?

Patojen, kışı sert geçen yörelerde kleistotesyum halinde geçirir. Fungusun kleistotesyumları koyu kahverengi, yüzeyleri pürüzlü ve küreseldir. Ilıman geçen yörelerde etmen, kışı miselyum halinde canlı olarak geçirir. Baharda konidi oluşturarak enfeksiyonlara neden olurlar. Konidiler elipsoidal şekilde bir konidiofor ucunda tek sıra halinde uç uca dizilmiş zincir şeklinde oluşurlar, en uçta yer alanlar olgunlaşarak zincirden kopar ve atmosfere dağılır. Yaprak yüzeyinde çimlenerek sekonder enfeksiyonlara neden olurlar.

Mücadele

Kültürel Mücadele

1- Ağaç altlarına, bina gölgelerine, su tutan araziye tütün dikilmemeli,

2- Hava sirkülasyonunu artırmak için sık dikimden kaçınılmalı,

3- Son ellerin kırımında geç kalınmamalı,

4- Tütün tarlalarının yakınlarında karpuz, kavun, bamya, hıyar, kabak, gibi sebze yetiştiriciliğinden mutlaka sakınılmalıdır. Bu mümkün değilse, sebze küllemelerine karşı mücadele yöntemleri mutlaka uygulanmalıdır.

5- Tarladaki yabancı otlar temizlenmeli,

6- Görülen küllemeli yapraklar koparılıp gömülmelidir.

Golovinomyces cichoracearum – Hastalığının belirtilerini gösteren fotoğraflar aşağıda sergilenmiştir.

Fotoğrafların telif hakları bulunmaktadır. İzni olmadan fotoğraflar hiç bir yerde kullanılamaz. Fotoğraf sahibi: Metin Güleşçi

Tütün Kahverengi Leke Hastalığı

Alternaria alternata”

Tütünün önemli bir yaprak hastalığıdır. Alternaria alternata fungusunun neden olduğu hastalık dünyanın her tarafında görülür. Fakat hastalığa daha şiddetli olarak ılıman bölgelerde rastlanır. Tütünden başka bir bitki, konukçusu olarak tanımlanmamıştır.

Nasıl bir hastalıktır ?

Lekeler genellikle ilk önce alt yapraklarda görülür ve daha sonra üstteki yapraklara doğru hastalık yayılır. Ilıman ve nemli atmosfer koşullarında yapraklar üzerinde çok sayıda lekeler (her yaprakta 200’ den fazla) görülür. Bu lekeler küçük, suda ıslanmış, dairesel lekeler şeklinde görülürler ve birkaç günden bir hafta gibi bir süreç içerisinde lekeler büyüyerek 1 cm çapında karakteristik yuvarlak şekil alırlar.  Daima olmamakla birlikte çoğunlukla lekeler ayrı bir sarı hale ile kuşatılırlar. Bu hale dokuyu istila eden fungal patojen tarafından yayılan toksinin sonucu oluşur.

Zamanla siyah konsantrik halkalar göze çarpar ve lekeler 3 cm çapında bir büyüklüğe ulaşabilirler. Daha yaşlı lekelerin merkezinde yüksek nem koşullarında konidi ve konidioforların siyah tüyümsü kümecikleri görülür. Gençken enfekte olan yapraklar tam büyüklüklerini alamaz fakat en büyük zarar daha yaşlı yapraklar enfekte edildiklerinde görülür. Yaprak dokusunun büyük bir kısmı vaktinden önce olgunlaşır ve ölür. Ilık ve nemli koşullarda enfekteli alanlar genişleyip birbirleriyle birleşerek yaprakta ağırlık ve kalite kaybı meydana gelir. Sezon sonuna doğru petioller, tohum kapsülleri, sürgünler ve gövdede siyah kahverengi çökük, uzunlamasına lekeler görülür.

Nasıl bir fungustur ?

Etmen hastalıklı bitki kalıntılarında misel olarak kışlar. İklim koşulları uygun olduğunda ilkbaharda konidiler oluşmaya başlar.  Islaklık ve nemin uzun süre devam ettiği durumda primer enfksiyonlar alt yapraklardan başlar. Sekonder enfeksiyonlar primer enfeksiyonlar sonucu oluşan ilk lekelerden rüzgar ve yağmur vasıtasıyla etrafa yayılan konidiosporlarla gerçekleşir. Üretim sezonu içerisinde pek çok defa sekonder enfeksiyonlar tekrarlanır ve böylece hastalık etrafa hızlı bir şekilde yayılır. Hastalık gelişimi için optimum sıcaklık 20- 25 0C dir. Hastalık çıktıktan sonra sürekli olarak yağan yağmurlar şiddetli hastalık çıkışına neden olurlar. Uygun olmayan gübreleme ve kök ur nematodu zararına bağlı olarak strese giren bitkiler kahverengi leke hastalığına daha hassas olurlar.

Mücadelesi

Kültürel Mücadele

1- Hastalıksız tohum kullanılmalı,

2- Dayanıklı çeşit kullanılmalı,

3- Sıra aralarındaki mesafe geniş tutulmalı,

4- Aşırı azotlu gübrelemeden kaçınılmalı,

5- Bir yıl önce hastalığın şiddetli görüldüğü tarlalarda ertesi yıl ekim-dikim yapılmamalı,

6- Olgunlaşan tütün yaprakları bekletilmeden hemen hasat edilmeli,

7- Ana bitkiden ayrı büyüyen filizlerle (sürgünlerle) etkili mücadele yapılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

Fidelik toprağı uygun bir fümigant ile fumige edilmelidir. Çökerten hastalıklarına karşı yapılan kimyasal uygulamalar bu hastalığın görüldüğü yerlerde mutlaka yapılmalıdır.

Alternaria alternata- Hastalığının belirtilerini gösteren fotoğraflar aşağıda sergilenmiştir.

Tütün Antraknoz Hastalığı 

Colletotrichum tabacum (Syn:Colletotrichum nicotianae)”

Colletotrichum nicotianae isimli etmenin neden olduğu antraknoz hastalığı öncelikli olarak fideliklerde zararlı olan ve dünyada tütün yetiştirilen pek çok yerde görülen bir hastalıktır. Pek çok bölgede sağlıklı tütün fidesi yetiştirilmesini tehdit eden bir etmendir. Bununla birlikte bilinmeyen bazı nedenlerden dolayı 1965’ den beri antraknoz hastalığı önemini kaybetmiştir. Buna sebep belki maviküf için kullanılan fungisitlerin hastalığa karşı koruyuculuk sağlamış olmalarıdır.

Hastalık etmeni sebzeler, yonca, pek çok yabancı otu ve Nicotiana spp.’ini de içeren geniş bir konukçu kitlesine sahiptir.

Nasıl bir hastalıktır ?

Yapraklardaki ilk lekeler küçük, parlak yeşil, suda ıslatılmış görünümde nokta şeklindedirler. Nemli şartlarda bu lekeler çok kısa bir sürede büyürler 3 mm’ nin üzerinde bir çapta yağımsı dairesel alanlar şeklinde görülürler. Lekeler kuruyup suyunu çektiklerinde, kağıtımsı, kalınlaşmış, gri-beyaz çökük şekilli görülürler. Daha sonra bu suda ıslatılmış gibi görünümdeki lekeler kahverengimsi bir hâl alır. Ortaları siyah kahverengi daha büyük lekeler meydana gelir. Yaprağın pek çok küçük lateral damaları ölür ve yaprağın yüzeyi kahverengimsi siyah bir renge dönüşür.

Sonuçta hastalıktan etkilenen yaprak buruşur ve kıvrılır. Bitkiler 25 mm uzunluğunda iken şiddetli bir şekilde hastalığa yakalanırlarsa gelişmezler ve ölürler. Bitkiler tarlaya taşınmak için yeterli boya ulaştıklarında bazen yaprak orta damarı, petiol ve gövdesinde uzunlamasına, çökük, kırmızı kahverengi 12 mm’ nin üzerinde bir uzunluğa sahip lekeler görülebilir. Bu lekelerin üzerinde bir el lensi veya mikroskop ile fungusun sporları ve setaları görülebilir. Fakat çoğunlukla seta ve spor kümeleri konukçu dokusunun 1-2 gün nemli bir ortamda inkübasyona tutulmasından sonra görülebilirler.

Nasıl bir fungustur ?

Fungus değişik konukçu bitkilerde, enfekteli bitki artıklarında ve toprakta kışlar. Enfekteli tohumlar da aynı zamanda birer inokulum kaynağıdırlar. Fideliklerdeki hastalıklı bitkilerin tarlaya nakledilmesiyle hastalık da fideliklerden tarlaya taşınmış olur. Hastalığın yayılmasında yağmur ve rüzgar etkili olmaktadır. Antraknoz hastalığı oldukça geniş sıcaklık değerlerinde gelişim gösterir. Hastalık için optimum sıcaklık değerleri 18- 32 0C dir. Hastalığın gelişimi için, inokulasyondan sonra en az 22 saatlik yüksek nisbi nem varlığı esastır.

Mücadelesi

Kültürel Mücadele

  1. Tütün yastıklarında (tohum yataklarında) biber ve domates yetiştirilmemeli,
  2. Etraftaki tüm yabancı otlar imha edilmelidir.

Colletotrichum tabacum – Hastalığının belirtilerini gösteren fotoğraflar aşağıda sergilenmiştir.

 Tütün Kurbağa Gözü Hastalığı

“Cercospora nicotianae”

Tütünün bilinen en eski hastalıklarından biri kurbağa gözü hastalığıdır. Hastalık etmeni olan Cercospora nicotianae Nicotiana türleri arasında geniş bir konukçu kitlesine sahiptir. Bununla beraber N. repanda, N. debneyi’ nin bir ırkı, N. sylvertris’in amphidiploid’i hastalığa immundur.

Nasıl bir hastalıktır ?

Hastalık fidelerde, tarladaki bitkilerde ve hasat edilen üründe gelişebilir. Dairesel lekeler genellikle küçük (2-15 mm) ve kahverengi, sarımsı kahverengi veya donuk gri renkte olup merkezleri parşömen benzeridir. Lekelerin merkezlerine doğru yayılmış olan ve fungusun konidi ve konidioforlarından ibaret küçük siyah noktacıklar görülür. Hastalığa olgun yapraklar genç yapraklardan daha hassastır. Bununla beraber nemli hava şartlarında hastalık daha ciddi boyutlara ulaştığında daha genç yapraklarda fungus tarafından enfekte edilirler. Hasada yakın zamanda üst yapraklarda büyük nekrotik lekeler oluşur ve yapraklar çabuk bir şekilde tahrip olurlar. Sıcak ve kuru hava koşullarında kurbağa gözü lekeleri, kolaylıkla tanınamayacak kadar çok küçük oluşur.

Nasıl bir fungustur ?

Fungus bitkiye stomalardan girer. Sporların çimlenebilmesi için yapraklar üzerinde serbest suya gereksinim duyulur. Uygun koşullar altında lekeler bir hafta içerisinde görülebilirler. Düşük sıcaklık hüküm sürdüğünde lekeler 3-4 hafta içerisinde görülürler.  Fungus tarafından salgılanan cercosporin toksini yaprak dokularının ölümüne neden olur. Fungus enfekteli tütün artıklarında veya diğer konukçu bitkilerde kışlar.

Mücadele

Kültürel Mücadele

1-Hastalıksız tohum kullanılmalı,

2-Fideliklerdeki bitki kalıntıları fideliklerden uzaklaştırılmalı,

3-Aşırı azotlu gübrelemeden kaçınılmalı,

4-Tarladaki hastalıklı bitki artıkları pullukla toprak altına gömülmeli,

5-Münavebeye yer verilmelidir.

Kimyasal Mücadele

Bu hastalık ülkemiz tütün üretim alanlarında önemli olmadığı için, ülkemizde bu hastalık için her hangi kimyasal mücadele programı bulunmamaktadır.

Cercospora nicotianae – Hastalığının belirtilerini gösteren fotoğraflar aşağıda sergilenmiştir.

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım 🙁

Şükrü Kaynaş

Ne zaman fark edebiliriz acaba ? Zararlılar ve hastalıklar ile mücadele ettiğimizi zannedip, önümüze konulan bir besinin sadece kimyasaldan ibaret kansorejen bir madde olduğunu...

3 Yorum

  1. Benim tütünde resimlere göre mildiyo hastalığı var acil bir öneride bulunursanız sevinirim ne yapmam gerek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım :(