AnasayfaFitopatolojiFUNGAL HASTALIKLARMeyve-Bağ Bitkileri

Ayva ve Armut Yaprak Yanıklığı Hastalığı (Diplocarpon maculatum)

Türkçe ismi: Yaprak Yanıklık Hastalığı

Uluslararası yaygın isimleri: 

English: black spot of pear, leaf blight of pear, leaf blight of quince
French: entomosporiose du cognassier, entomosporiose du poirier, entomosporiose du pommier, taches entomosporiennes du pommier
German: Blattbräune: Birne, Blattbräune: Quitte, Fleckenkrankheit: Birne
Spanish: entomosporiosis

Bilimsel ismi:  Diplocarpon maculatum

Taksonomisi: 

Kingdom: Fungi
Phylum: Ascomycota
Subphylum: Pezizomycotina
Class: Leotiomycetes
Order: Helotiales
Family: Dermateaceae
Genus: Diplocarpon
Species: Diplocarpon maculatum (Syn:Entomosporium maculatum)

Hastalık armut ve ayva yetiştirilen memleketlerin çoğunda vardır. Avrupa ve Asya orijinli olduğu sanılmaktadır. Fungus, sürgünlerde kışladığından Kuzey Amerika’ya Avrupa’dan nakliyat yoluyla geldiği tahmin edilmektedir.

Hastalık Rosaceae familyasından birçok bitkide görülür. Yaygın ve bazen tahripkâr bir hastalıktır.

Diplocarbon maculatum İstanbul’da ayvada (Cydonia vulgaris), Diplocarbon mespili ise Ankara’da Pirus türlerinde görülmüştür.

ayva-ve-armut-yaprak-yanikligi

Diplocarpon maculatum – Armut ve Ayvadaki hastalığın belirtileri

 

 

Hastalık Belirtileri Nelerdir ?

armut-yanikligiHastalık, yaprak meyve ve sürgünlerde görülür. Zamanla renkleri koyu mor veya koyu esmer olup, büyüklükleri 0.5-1 cm kadardır. Lekeler son büyüklüğünü aldığı zaman, orta kısımlarında küçük siyah kabarcıklar görülür. Nemli havalarda, jelâtinimsi spor kitleleri sebebiyle bu kısımlar parlak, kreme benzer bir görünüş kazanırlar. Lekeler çok fazla ise yaprak dökümü olur.

Meyve lekeleri siyah renkte ve biraz çöküktür. Diğer özelliklere yaprak lekelerindeki gibidir. Lekelerin sık olduğu kısımlarda, meyvenin çatladığı görülür.

Sürgünlerdeki lekeler, o yılın sürgünlerinde yaz ortalarında veya daha sonra ortaya çıkar. Sınırları belirgin olmayan morumsu veya siyah renkteki lekeler birbirleriyle birleşerek, birkaç cm uzunluğunda kanser görünümünde belirtiler meydana getirebilir. Yüzeysel kanserlerin pek çoğu iyileşir, bazıları kalır. Hastalıklı meyveler biçimleri bozuk ve ekseriya çatlak olduğu için satış değerini kaybederler. Meyve bahçesinde sürgündeki kanserlerin verdiği zarar önemsizdir. Çünkü kanserler hem yüzeyseldir, hem de vejetasyon devresinde pek çoğu iyileşir.

Fidanlıklarda ise yaprak dökümü ve sürgün infeksiyonları önemlidir, çünkü fidanlarda bodurlaşmaya sebep olur.

Nasıl bir Fungustur ?

Fungusun konidi devresinin adı Entomosporium maculatum, perfekt devresi için kullanılan isim Fabraea maculatum’dur.

Küçük disk şeklindeki apotheciumlar kuru havalarda derimsi, nemli havalarda jelatinimsi görünüştedir. Ascuslar olgunlaştığı zaman apothecium yüzeyinden yukarıya doğru uzarlar. Askus içinde 8 tane renksiz, 2 hücreli askospor vardır.

Perfekt devre hastalıklı yapraklarda vejetasyon devresinin sonlarında teşekkül etmeye başlar. Kutikula altındaki aservulusa benzer spermagoniumlar içinde spermatia oluşur. Bunlar yaprağın alt yüzünde ve gerçek aservulusların bulunduğu bölgenin kenarında teşekkül ederler. Spermatia 3.5-1.2-1.8 mikron boyutundadır.

Askokarp olgunlaşması ilkbaharda tamamlanır. Olgun apotesyumlar yayvan, 150 mikron çapında ve 100 mikron derinliktedir. Mayıs başında Haziran sonuna kadar, apotesyumlar içinde olgun askuslara rastlanır. Bir apotesyum içindeki askosporlar değişik zamanlarda olgunlaştığı için askospor yayılışı uzun süre devam eder. Olgun askuslar topuz biçiminde kısa saplı 65-95×18-24 mikrondur. Askosporlar 16-22×6-9,5 mikrondur. Sporun iki hücresi birbirine eşit değildir; üstteki genellikle daha büyüktür.

Olgun bir apotesyumda çok sayıda parafiz bulunur. Parafizler bölmeli, nadiren çatallanmış genellikle dallanmıştır. Askosporlar bal-pepton agarda çabucak çimlenir ve 20 °C’de 12 saat içinde çim borusu verir. Birkaç hafta sonra kültürde Entomosporium konidileri meydana gelir. Kültürde askokarp ve spermatia meydana gelmez.

Perfekt devrenin incelenmesi, alıç ile meyve ağaçlarında hastalık yapan Entomosporium türlerinin farklı olmadığı fikrini desteklemektedir. Çünkü perfekt devreler farklı görülmemişti.

Hastalık devri:

Fungusun perfekt devresi dökülmüş yapraklarda teşekkül eder. Perfekt devrenin bulunuşundan sonra askosporların ilkbaharda primer enfeksiyonlara sebep olduğu düşünülmüştür. Primer enfeksiyonların yapılan gözlemler sonunda kanserlerde teşekkül eden konidiumlar vasıtasıyla olduğu açıklanmıştır. Kışlayan kanserler üzerinde Şubat ve Mart aylarında subepidermal aservuluslar meydana gelir; epidermis yırtılır; Nisan ve Mayıs’ta konidiler teşekkül eder. Konidiler yakında bulunan taze yapraklarda primer enfeksiyona sebep olurlar.

Muayyen şartlarda primer enfeksiyon kaynağı ölü yapraklar olabiliyor. Enfeksiyonlardan bir hafta sonra lekeler gözle görülür büyüklüğe ulaşmaktadır. Daha sonra lekenin gelişme hızı azalır. Leke üstünde konidi teşkili için bir ay geçmesi lazımdır. Şartlar uygun oldukça hastalık hızla yayılır, yaz başında hassas çeşitlerin çoğu lekelerle kaplanır. Yayılma yağmurla veya rüzgârın savurduğu yağmur sularıyla olur.

Yeni enfeksiyonlar yaz boyunca devam eder. Fungus kanserlerin bazılarında canlı halde kışı geçirir ve ilkbaharda bunlar üzerinde yeni aservuluslar teşekkül eder.

Hastalık en çok armut ve ayvada meydana gelmektedir. Fakat daha az olmakla beraber elma, Japon ayvası, muşmula, yabani üvez üzerinde de bulunur. Bunlardan başka hastalığa Crataegus, Amelanchier, Aronia, Cotonoaster ve Photinia gibi bitkilerde de rastlanmıştır.

Hastalıkla Mücadele:

Dökülmüş hastalıklı yaprakların primer enfeksiyon kaynağı olduğu düşüncesiyle bunlar ilaçlandıysa da bu ilaçlama hastalığı önlemede etkisiz kalmıştır.

Uygun bir ilaçlama programı tatbik edildiği zaman hastalık önlenir ve kanserlerin gelişmesi durur. Üç kere bordo bulamacı uygulanan yerlerden iyi sonuç alınmıştır. Fakat son zamanlarda organik fungisitler tercih edilmektedir. İlaçlama primer enfeksiyonlara engel olacak kadar erken başlamalı ve hemen hemen kara leke için uygulanan programa benzer şekilde devam ettirilmelidir. Bu hastalık için biyolojik mücadele maalesef bulunmamaktadır.

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım 🙁

Şükrü Kaynaş

Ne zaman fark edebiliriz acaba ? Zararlılar ve hastalıklar ile mücadele ettiğimizi zannedip, önümüze konulan bir besinin sadece kimyasaldan ibaret kansorejen bir madde olduğunu...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım :(