Bağda ölü kol hastalığı (Phomopsis viticola)
Bağda Ölükol Hastalığı
ETMEN: Phomopsis viticola Perfekt Dönemi: Cryptosporella viticola
Dünyanın bağcılık yapılan hemen hemen tüm ülkelerinde görülen ve gerekli önlemler alınmadığı takdirde kalıcı bir sorun olabilen bir hastalıktır. Kuzey Amerika, Avrupa, Akdeniz ülkeleri, Güney Afrika, Hindistan, Avustralya, Japonya ve Yeni Zelanda’da hastalığın varlığı bilinmektedir.
Hastalık ülkemizde önce Marmara bölgesinde görülmüş, ancak etmen olarak başka bir fungus bildirilmiştir. İ. Karaca ve G. Turhan tarafından yapılan ve 1967 yılında yayınlanan bir araştırmada ise hastalığın Ege Bölgesi’ndeki varlığı doğru etmeni ile birlikte ortaya konmuştur. Bir kanıya göre, hastalık Ege Bölgesinde 1946 yılından beri görülmektedir. Diğer bölgelerimizde hastalığın varlığı konusunda bir yayın yoktur. Ancak Orta Anadolu Bölgesi?nde de etmenin var olması kuvvetle muhtemeldir.
Etmenin yol açtığı verim kayıpları konusunda detaylı bilgi yoktur. Ancak etmenin bitkide yol açtığı belirtiler, sürgün kurumaları, verim kaybının da yüksek olabileceğine işaret etmektedir. Genel olarak Avrupa’da hastalıktan ötürü verim kaybı % 10-15 olarak bildirilmektedir.
Etmen o yılın verimini direkt olarak etkilediği gibi, ertesi yılın ürününü doğacak gözleri de tahrip ederek etkili olmaktadır. Özellikle sürgün alt gözlerinde değişen oranlarda (ilk 4 gözde %50, sonraki 6 gözde %30) tahripler olabileceği gözlenmiştir. Bundan başka asmanın terbiye sistemini de bozmaktadır. Altgözlerin ölmesi budama sırasında çubuk seçimini zorlaştırmakta, öbür çubukların bırakılması zorunluluğu doğmaktadır. Bu ise asmaya verilmek istenen ideal terbiye sistemini aksatmaktadır.
Hastalık Belirtileri
Hastalık ana gövde dışında asmanın tüm toprak üstü kısımlarında görülür, kökler hastalanmazlar.
Sürgünlerde:
Hastalığın ilk belirtileri daha yeni oluşmakta olan sürgünlerde ortaya çıkar. Genel olarak gözlerin uyanmasından itibaren ilk 30 gün içinde belirtiler görülür. Ege bölgesinde Mayıs ayı başlarında hastalık dikkati çekmeye başlar. Sürgünün ilk boğum aralarında, 2-5 mm uzunluğunda, yuvarlak, sonra eliptik veya uzunumsu bir şekil olan, sürgünün uzun ekseni boyunca yaydan koyu kahverenkli mor lekeler görülür. Bu lezyonlara gelişen sürgünlerin 5-7 boğum arasına kadar rastlanır. Lezyonların gelişmesine ayak uydurmayan hasta kısım zamanla çatlar, çeşitli genişlik ve derinlikte yarıklar ortaya çıkar. Bu çatlakların çevresinde mantar dokunun belirmesi ile hastalık için tipik olan bir uyuz görünümü meydana gelir. Şiddetli infeksiyonlarda etmenin boğum aralarını tamamen çevreleyip iletim, dokularına kadar inmesi durumunda sürgün mevsim içinde kurur. Sürgün mevsim içinde kurumasa dahi, etmen kış ayları içinde de gelişmeye devam edebildiğinden ertesi yıl sürgün artık uyanmaz veya başlangıçta uyanır, zayıf gelişir ve bir süre sonra kurur. Böylelikle asma üzerinde hastalığa adını veren ölü kollar oluşur.
Hasta sürgünlerde sonbahara doğru, odunlaşma olayına paralel olarak, bir başka belirti daha ortaya çıkmaya başlar. Normal olarak kahverengi olması gereken kabuk rengi gittikçe beyazlaşır. Bu renk açılması, sürgünün epeyce yukarıda olan üst boğumlarında da görülür. Bu beyazlaşmanın nedeni fungusun mevsim sonunda kabuk içinde gelişmeye devam ederek kabuk pigmentlerini tahrip etmesidir. Rengi açılan yerlerde fungusun eşeysiz üreme organı olan piknitler, küçük siyah noktacıklar şeklinde dikkati çeker. Bu belirti asmada ölü kol hastalığının varlığını kesin ortaya koyar.
Yapraklarda:
Genç yapraklar üzerinde, yüzeye dağılmış olarak koyu kahverengi, siyah toplu iğne başı büyüklüğünde lekeler görülür. Bu lekelerin çevresinde açık renkli, sarı bir zar bulunur. Hasta alanların yaprağın, normal gelişmesine ayak uydurmaması nedeniyle, yaprakta az veya çok şiddette deformasyonlar oluşur. Lekelerin birleşmesi sonucu yaprakta daha büyük nekrotik alanlar belirir ve bunların zamanla düşmeleri ile yaprak yer yer yırtılmış, delinmiş bir görünüm alır.
Yaprak sapı ve sülüklerde, sürgündeki gibi mor-siyah lezyonlar belirir. Bu lezyonlar yaprak sapının sürgüne bağlandığı yerlerde daha çok ortaya çıkar.
Salkımlarda:
Beyaz çeşitlerin daneleri üzerinde, olgunlaşma zamanına yakın, önce koyu mavi-morumsu renkli, daha sonraları kahverengileşen lekeler belirir. Lekeler danenin hemen hemen yarısını kapladığında, piknit oluşumu başlar, dane çatlar yavaş yavaş buruşur ve mumyalaşır. Renkli çeşitlerde de mumyalaşma görülür. Ege Bölgesi’nde mevcut iklim koşullarına göre, danede bu belirtiler ortaya çıkmaz. Ancak yaprak sapı ve sülüklerde görülen tipik, morumsu siyah renkli lezyonlar salkım iskeletinde de görülür.
Etmenin eşeyli formuna şimdiye kadar ancak bir kez Amerika Birleşik Devletleri’nde 1911 yılında rastlanmıştır. Bu form Cryptosporella viticola olarak isimlendirilmiştir. Bu formun etmenin yaşam çemberinde rolü yoktur. Etmenin asmadan başka bitkilerde enfeksiyon yapma yeteneği ve fizyolojik ırk oluşturma özelliği henüz araştırılmamıştır.
Etmenin Yaşam Çemberi
Etmen kışı asma sürgünleri ve diğer organlar üzerinde oluşturduğu piknitlerle geçirir. Bu piknitler genel olarak ılıman geçen bölgelerde kış aylarında olgunlaşmalarını tamamlarlar. İlkbaharda gözlerin uyanmasına paralel olarak piknitlerde de faaliyet başlar. İlkbahar yağmurları sırasında olgunlaşmış piknitlerden krem – bal renkli ipliksi uzantılar biçiminde spor kitlelerinin çıktığı görülür. Bu olayın gerçekleşmesi için nemli hava şarttır. Spor çıkışı için optimum sıcaklık 12-15 °C arasındadır. Buna karşılık 0-27 °C’ler arasında da spor çıkışı görülebilir. Bir piknit salgısı içinde jelatinimsi bir maddeyle bir arada tutulan sporlar yağmur sayesinde serbest kalırlar ve sıçrayan yağmur damlaları ile yeni oluşun taze dokular üzerine ulaşırlar.
Spor bulaşması böcek larvaları, sokucu-emici böcekler ve kırmızı örümcekler yardımıyla da gerçekleşebilir. Sporların ulaştıkları dokular üzerinde çimlenebilmeleri için bir serbest su filmine gereksinimleri vardır. Diğer bir ifade ile sporlar yeterli suyu olmayan yüzeylerde çimlenemezler ve bir süre sonra ölürler. Sporlar 23 oC sıcaklık ve %98- 100 orantılı hava neminde stomalardan ve yara yerlerinden bitkiye girerler. Dokuya giriş yapan etmen bir süre sonra yukarıda açıklanan belirtilere yol açar. Sonbaharda kabuk dokusu içinde piknitlerini oluşturmaya başlayarak yaşam çemberini tamamlar. Kışı ılık geçen bölgelerde etmen kabuk altında misel formunda yaşamını sürdürmeye devam edebilir.
Ekolojik Koşullar
Hastalık çıkışı için ilkbaharda gözlerin uyumasına rastlayan günlerde havanın yağışlı olması çok önemli bir faktördür. Özellikle kapalı ve hafif ancak devamlı yağmur yağan günler hastalık için ideal sayılacak koşulları hazırlarlar. Uyanma döneminde (Manisa ili için Mart ayı sonları) havanın kurak gitmesi o yıl yeni enfeksiyonların oldukça azalmasını sağlayabilir. Belirtilerin genelde 5 boğum arasına kadar olan sürgün kısmında rastlanmasının esas nedeni de Mayıs ayından itibaren yağışların azalmasıdır. Böylelikle etmenin yeni dokulara bulaşma şansı ortadan kalkar.
Hastalıkla Mücadele
Kültürel önlemler
Burada en çok dikkat edilecek nokta budama sırasında hasta çubukların çıkarılmasıdır. Bu gereği gibi yapılırsa etmenin bağda kalma şansı çok azdır. Ancak yine de yaşlı kolların kabukları altında piknitlerin mevcut olabileceklerini düşünüp dikkati elden bırakmamak gerekir. Çıkarılan çubuklar bir tarafta toplanıp yakılarak imha edilmelidir.
Üretici bazen bağın terbiye sistemi bozulmasın diye dip taraflardaki hasta çubukları bırakmak eğilimine girebilmektedir. Yapılan araştırmalarda bu çubukların hastalık kaynağı oldukları gibi bunlardan oluşacak sürgünleri iyi besleyemedikleri de belirlenmiştir.
Hasta çubuklardan aşı kalemi alınmaması gerekir. Bu aşıların sürme şansları düşük olduğu gibi bağın hastalık ile bulaştırılması tehlikesi de ortaya çıkar.
Kimyasal Savaş
Bağda hastalığa karşı uygulanacak kimyasal savaşım kış ilaçlaması ile başlar. Kış ilaçlaması gözler uyanmadan 10 gün öncesinde tamamlanır. Bu ilaçlamalarda:
Bordo Bulamacı
Yağ+DNOC 72 + 2.4 (EC) 1000 ml/100 lt su
Yağ+DNOC 65 + 1.5 (EC) 6000 ml/l00 1t su bileşimli ilaçlar kullanılır.
Yeşil aksam veya ilkbahar ilaçlamaları kural olarak örtü pullarının tomurcuklar üzerinden kaybolmasıyla başlar. Buna göre:
1. İlaçlama: Sürgünlerde tek yaprak belirdiği ve 2.5 -3 cm boy aldığı dönemde yapılır.
2. İlaçlama: Birinci ilaçlamadan 15-20 gün sonra yapılır.
Daha detaylı ilaçlama yöntemleri de mevcuttur.
Hastalık hakkında tanımlayıcı resimler aşağıda verilmiştir.
Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?
Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !
Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti sanırım 🙁