AnasayfaEndüstri BitkileriFitopatolojiFUNGAL HASTALIKLAR

AYÇİÇEĞİ KÖK – GÖVDE VE TABLA FUNGAL HASTALIKLARI

Sclerotinia Kök- Gövde ve Tabla Çürüklüğü= Beyaz Çürüklük

Ayçiçeğinde Beyaz çürüklüğe neden olan etmen Sclerotia sclerotiorum dur. Etmen sadece ayçiçeğini değil, birçok tarla bitkisini, orman ürünlerini, sebzeleri, süs bitkilerini ve çalı tipi bitkileri hastalandırır. Tarla bitkileri içerisinde baklagiller, kolza, keten, şekerpancarı, patates, soya ve yonca başta gelenleridir. Bununla birlikte hububat ve birçok taneli bitki bu fungus için iyi bir konukçu değillerdir. Tarla bitkileri içerisinde bu hastalığa karşı en hassas olan bitkilerden biride ayçiçeğidir. Hastalıkla bulaşık olan yerlerde iklim koşulları uygun giderse ayçiçeği bitkisi bu hastalıktan çok zarar görür. Hastalık etmeni bitkiye fide döneminden tanenin olgunlaşmasına kadar olan her devresinde bulaşabilir. Etmen bitkinin kök, gövde ve tablasını enfekte edebilir.

Nasıl bir hastalıktır ?

Etmen bitkiyi fide döneminde yakalarsa çökertene neden olur ve bitkiler genç fide döneminde ölürler. Daha iler ki dönmelerde bitkinin kök ve gövdesini enfekte ettiğin de meydana getirdiği çürüklük bu kısımlarında kahverengi yumuşak ve ıslak çürüklük şeklinde kendini belli eder. Hastalık sebebiyle saplarda halkalar meydana gelir. Onların üzeri genellikle misellerle örtülür. Bu miseller kışa girerken siyah sclerotia haline dönüşürler. Etmen, bitki köklerini topraktaki kömürümsü sklerotlarıyla, bitkinin gövde ve tablalarını ise toprak yüzeyinde sklerotların çimlenmesi sonucu oluşan apotesyumlardan rüzgarlar vasıtasıyla etrafa yayılan askosporlarla enfekte eder.

Hastalığa yakalanan bitkinin sap ve öz dokusu kuruyarak iletim demetleri devre dışı kalır ve bunun sonucunda bitkilerde ani solgunluk durumu gelişir. Gövde enfeksiyonuna yakalanan ayçiçeği bitkileri kuvvetli bir rüzgar estiğinde gövdelerde oluşan halkaların bulunduğu yerlerden kolayca kırılırlar. Bu şekilde enfekte olan ayçiçeği bitkileri çoğunlukla solar ve solgunluk gösterir, bu bitkinin sapından tutup yukarı çektiğimizde topraktan kolayca sökülürler. Sökülen sap ve köklerinin çepeçevre ve biraz kalınca çürümüş fungus tabakasıyla kuşatılmış olduğu görülür. Bu oluşum sapın toprak yüzeyinden 7-25 cm yukarısına kadar olan kısımlarına da ulaşır. Fungus, kuru iklim şartlarında toprağın yüzeyinde veya altında miselyum geliştirerek kökleri direkt enfekte eder ve bitkiden bitkiye yayılır. Hastalığa yakalanan tablalarda da beyaz bir çürüklük gelişir. Beyaz küf fungusuyla çok yoğun bir şekilde enfekte olmuş ayçiçeği tablası parçalanmış lif dokusu haline gelmiş bir iskelet görünümündedir.

Nasıl bir fungus (mantar)’dur/dır ?

Ayçiçeğinin tabla kısmı fırça görünümlü bir hal alır. Hastalık etmeni hangi organı enfekte ederse etsin hastalıklı dokularda bol miktarda sklerotlar meydana gelir. Bu sklerotlar fungusun kışlamasını sağlarlar. Hastalıklı bitki artıklarıyla toprağa karışan sklerotlar hem tarlada inokulum artışına neden olurlar, hem de etmenin uzun yıllar toprakta canlı kalmasını sağlarlar. Bu sklerotlar ya direkt çimlenerek veya üzerinde değişik sayıda özel sapçıklar oluşturarak bunların üzerinde apotesyumları oluşturarak yeniden hastalığı başlatırlar. Apotesyumda ilkbahar da olgunlaşan askosporlar etrafa yayılarak bitkileri enfekte ederler.

Tohumla ve toprakla yayılır. Özellikle tabla enfeksiyonları, çiçeklenmeden sonra yağan fazla yağmurlardan sonra, topraktaki sklerotilerin çimlenip meydana getirdiği sporların havadan taşınması ile oluşmaktadır. Tablaya yerleşen hastalık etmeni, kısa sürede tablanın çürümesine neden olmaktadır.

Mücadele

Kültürel Mücadele

  1. Temiz tohum kullanılmalı
  2. Dayanıklı çeşit ekilmeli
  3. Ekim nöbeti uygulanmalı
  4. Taban arazilerde aşırı sulamadan kaçınılmalı
  5. Hastalıklı bitki artıkları sökülüp, yakılarak imha edilmeli,
  6. Yağmurlama sulamadan kaçınılmalı,
  7. Tarlanın 25- 45 gün gibi uzun bir süre su altında bırakılması. Ekim nöbetinde çeltik varsa bu işlemi ayrıca uygulamaya gerek yoktur.

Kimyasal Mücadele

Topraktan gerçekleşen enfeksiyonlara karşı yapılacak olan tohum ilaçlaması bitkileri belli bir dönem hastalığın etkisinden koruyabilir. Ancak daha ileriki dönemlerde topraktan skleroitial enfeksiyonlara karşı fungisit uygulamasının pek faydası olmaz. Ancak askosporlar vasıtasıyla bitkinin toprak üstü organlarında ( çiçek, tabla, gövde) meydana gelebilecek enfeksiyonlara karşı koruyucu fungisit uygulaması yapılabilir. Böyle bir durumda Dicarboximide grubu fungisitler ile Benomyl içeren fungisitler kullanılabilir.

Hastalık Hakkında Tanımlayıcı Fotoğraflar

Kömür Çürüklüğü Hastalığı

Ayçiçeğinde kömür çürüklüğüne neden olan Macrohomina phaseolina etmeni toprak kaynaklı olup, pek çok bitki konukçuları arasındadır. Bu bitkilerden biride ayçiçeği dir. Hastalığın tek bir adı yoktur. Tütünde özü kuru, susamda susam solgunluğu, ayçiçeğinde ise kömür çürüklüğü olarak bilinir. Amerika’nın güney batısında ve dünyanın diğer ülkelerin de, iklimin sıcak ve kurak olduğu yerlerde ayçiçeğine büyük zarar verir. Sıcak ve ılıman iklim koşullarını seven bu hastalık etmeni bitkileri fide döneminde de enfekte ederek çökertene neden olabilir. Fungus nispeten yüksek sıcaklık ve kuru toprak koşullarına karşı dayanıklıdır.

Nasıl bir hastalıktır ?

Hastalık etmeni olgun bitkilerde daha değişik ve tipik belirtilerle ortaya çıkar. Hasta bitkilerin köklerinde koyu kahverengi – siyah lezyonlar bulunur. Kök boğazı kısmında ve ana kökte epidermal ve subepidermal tabakanın gümüşi bir renk alması hastalığa yabancı literatürde “ashy blight- külrengi yanıklık” denilmesinin nedenidir. Etmen daha sonra sapın iletim dokularına ve öz kısmına yayılır. Bu kısımlarda küçük, siyah sklerotlar oluşturur. Milyonlarca sklerotla kaplanan hastalıklı dokular, kömür tozu ile bulaşmış gibi göründüğünden hastalığın başka bir adı da “ Charcol rot- kömür çürüklüğü” dür. Hastalıklı bitkilerde öz kısmının boşaldığı, iç dokularının sklerotlarla tamamen kaplandığı görülür. Hasta bitkiler bodur kalır, vaktinden önce olgunlaşırlar. Ayçiçeği bitkilerinde vaktinden önce olgunlaşmaya bağlı olarak orta kısımdaki çiçekler daneye dönüşmez ve deforme baş oluşumu meydana gelir. Buna bağlı olarak dane verimi, 1000 dane ağırlığı ve yağ rekoltesi düşer.

Yukarıda açıklandığı şekilde kök ve kök boğazından yakalanan bitkilerin toprak üstü organlarındaki hastalık belirtileri, alt yapraklardan başlayan bir sararma ve ilerleyen solgunluğun sonunda kuruma şeklindedir. Ekonomik düzeyde zarar gören önemli kültür bitkisi konukçularında (bunlara ayçiçeğide dahil) hastalık ekseriya çiçek döneminden sonra belirgin olarak ortaya çıkar.

Nasıl bir fungus (mantar)’dur/dır ?

Kömür çürüklüğü etmeni olan M. phaseolina hastalıklı otsu bitki dokularında ve ender olarak da kültürde piknidium oluşturur. Bölmesiz ve renksiz olan pikniosporları oldukça büyüktür.

Fungus hastalıklı bitki kalıntılarında çok bol miktarda sklerot oluşturur. Toprağa karışan sklerotlar 3 yıl kadar canlılığını sürdürebilir. M. phaseolina konukçusunun zayıf zamanlarını stres altında bulunuşunu kollayan fırsatçı bir patojendir. Sulamaya alışkın bitkiler kurağa maruz kaldıklarında patojene duyarlı hale gelirler. Etmen enfeksiyon yapmış olsa bile sıcaklık ve kuraklık gibi faktörler bitkiyi zorlamazsa tipik hastalık belirtileri meydana gelmez. M.phaseolina’nın hastalık oluşturması için sıcaklığın 28 0C ‘nin üzerinde olması gerektiği rapor edilmiştir.

Mücadele

Kültürel Mücadele

Hastalıkla mücadelede kültürel önlemler birinci derecede önemlidir. Eğer kültürel mücadele önlemleri dikkatli bir şekilde uygulanırsa, bitkiler hastalıktan pek fazla etkilenmeden hastalığı atlatabilirler. Bunun için de aşağıda sıralanan kültürel mücadele önlemleri eksiksiz yerine getirilmelidir.

  1. Bitkiler özellikle su stresine sokulmamalı. Bunun içinde sıcaklığın yüksek olduğu yaz periyodu süresince, bitkiler düzenli bir aralıkta sulanarak su düzeni bozulmamalı,
  2. Hastalıklı bitki artıkları titizlikle toplanıp yakılmalı,
  3. Toprak organik maddece zenginleştirilerek su tutma kapasitesinin artırılması sağlanmalı,
  4. Bitkilerin sağlıklı ve güçlü gelişmesini sağlayacak şekilde, tarımsal uygulamalar dengeli bir şekilde yerine getirilmelidir.

Hastalık Hakkında Tanımlayıcı Fotoğraflar

Phoma yanıklığı

Ayçiçeğinde Phoma yanıklık hastalığına Phoma oleracea var. helianthituberosi isimli etmen neden olmaktadır. Hastalığa yakalanan bitkilerin gövdesinde 5cm uzunluğunda siyah lezyonlar meydana gelir. Fungus, gövde dışında yaprakta ve yaprak sapında ve tablanın alt taraflarında da etkili olur. Lezyon yaprak sapından yaprak kenerlarına doğru yayılır. Uygun şartlarda sap renkleri siyaha döner ve gövdede siyah ve parlak lekeler oluşur. Ayçiçeği yapraklarının sapa bağlantı yerlerinde, genellikle muntazam belirli çizgili, siyah renkli hatlar oluşur ve bunlar genişleyerek, sapı çepe çevre kuşatır. Bu araz ve belirtiler Phoma yanıklığının tipik görünümüdür. Yaprak, saplar sapa bağlantı yerlerinden kurur ve dökülür. Ayçiçeği tablası ve çiçeklerindeki yüzeysel, kararmış ve zarar görmüş kısımlar da yine Phoma oleracea var. helianthi tuberosi enfeksiyonunun karakteristik özelliğidir. Etmen ile yoğun bir şekilde enfekte olmuş ayçiçeği bitkileri devrilip yatmaya çok müsaittir. Yağmur, rüzgar fırtınasında saplarından kırılır ve toprak üstüne yatarlar.

Phoma patojeni, tabla, yaprak ve saplarda kara renkli bölgecikler oluşturur. Ayçiçeği tablasındaki enfeksiyon yüzeyseldir. Buradaki kara renklilik, çiçek sapına ve çiçeklere bulaşır. Bitki sapındaki siyahlık daha parlaktır. Enfeksiyon, yaprak sapının, sapa bağlandığı yerden başlar ve sap boyunca yayılarak devam eder. Enfeksiyonun yoğun olduğu durumlarda, genç bitkiler ölebilir, zayıf kalabilir, bodurlaşır ve gelişmiş bitkilerde tabla çapları küçülür. Açıktan koyu kahverengiye doğru renkleri olan pycnidiumlar tarlada çıplak gözle görülemez, fakat yağmurlu ve rutubetli ortamda hemen çoğalarak görünebilir bir forma kavuşurlar. Sıçratıcı su veya yağmur, sporların etrafa yayılmasını hızlandırır. Özellikle, bitkinin çiçeklenme veya çiçeklenme döneminin hemen arkasından gelen şiddetli bir yağmur hastalığı şiddetlendirir ve üründe ekonomik boyutta zarar meydana getirir. Patojen kışı hastalıklı bitki artıklarında piknidium olarak geçirir. Etmen tohuma da geçer ve tohumda primer inokulum kaynağı olarak önemlidir. İlkbaharda primer enfeksiyonları piknidiumlardan toplu olarak çıkan pikniosporlar gerçekleştirir.

Mücadele

Kültürel mücadele

  1. Yüksek kaliteli, hastalıktan ari tohumluk kullanılmalı,
  2. Hastalıklı bitki artıkları toplanıp yakılmalı veya derince toprağa gömülmeli,
  3. 2-3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalı,
  4. Yağmurlama sulamadan kaçınılmalı,
  5. Bitkilerin gövdesinde yara açılmamalı,
  6. Sık ekimden kaçınılmalıdır

Kimyasal Mücadele

Koruyucu olarak bitki toprak üstü aksamına fungisit uygulaması yapılabilir.

Hastalık Hakkında Tanımlayıcı Fotoğraflar

Verticillium solgunluğu

Dünya da çok yaygın olarak görülen ve zararlı olan hastalıklar zincirinin önemli halkasını Verticillium solgunlukları oluşturur. Pek çok bitki etmenin konukçuları arasındadır.

Otsu bir yıllık konukçularda hastalığın tipik belirtisi önce sadece öğle saatlerinde fark edilebilen ve sonra belirginsizleşen solgunluk şeklinde başlar. Önceleri sadece günün belli saatlerinde solan bitkilerde daha sonra dönüşümsüz ve kesin bir solma ortaya çıkar. Solgunluk genellikle bitkinin alt kısımlarından uçlara doğru gelişir ve yaprakların kenar kısımlarıyla damar aralarında önce sararma, sonra kavrulma belirtisi görülür. Hasta bitkilerin yaprakları vaktinden önce dökülür ve zaman içinde bitkiler tamamen yapraksız kalır. Bitkilerde bodurlaşmada ortaya çıkar. Hastalığın tanımında önemli olan özel belirtilerden biri de gövdeden yapılan enine ve çapraz kesitlerde iletim demetlerinin bulunduğu kısmın genellikle noktalar halinde renk değişikliği göstermesidir

Nasıl bir hastalıktır ?

Genellikle ayçiçeği bitkisi yaprak kenar kısımlarına yakın yerlerinde, yaprak ara damarları boyunca göze çarpan sarı lekeler, ayçiçeği Verticillium solgunluk hastalığının tipik simptomlarıdır. Sarı lekeler, önce bitkinin alt tarafındaki yapraklarda başlar, zamanla yukarı yaprakları da kapsar. Bu lekeler ve simptomlar, genellikle bitkinin çiçek açma dönemine kadar olan safhalarında görülmezler. Simptomlar, genellikle çiçeklenmeye yakın veya çiçeklenme döneminde görülürler. Enfeksiyon sonucu, yaprağın tamamı kahverengiye dönüşebilir, solar ve kurur. Hastalığın yoğun olduğu bitkilerde boy kısalması, cüceleşme, çiçek tablalarında küçülme ve kök sisteminde tahribat görülür. Bu hastalık, esas ayçiçeği üretim merkezleri olan birçok ülkede görülür. Arjantin, Meksika, Rusya daha sonra Fransa, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Kuzey Dakota, Minnesota ve Kaliforniya’da yaygındır. Hastalığın verdiği ekonomik kayıplar oldukça büyüktür.

Bitkilerde Verticillium solgunluğundan sorumlu olan iki etmen vardır. Bunlardan V. albo-atrum sadece ılıman kuşakta etkinken, V. dahliae hem tropik hemde subtropik iklim kuşaklarında etkindir. Ayçiçeğinde de Verticillium solgunluğundan sorumlu etmen V. dahliae’dır.

Nasıl bir fungus (mantar)’dur/dır ?

Verticillium hifleri toprakta bulunur ve gerek sağlam kök ve kökçüklerden, gerek yeni kök oluşumu sırasında henüz çok duyarlı olan noktalardan, gerekse köklerde nematodların ve tarım aletlerinin açtığı yaralardan penetrasyon yapar. Etmen epidermis, korteks ve endodermiste inter ve intrasellüler olarak ilerleyip ksileme ulaşır. İletim demetlerine ulaşan fungus transprasyonun etkisiyle aşağıdan yukarıya doğru hareket etme şansını bulur. Bu arada ksilem içinde konidium oluşumu ve onlarında özsu ile taşınması söz konusudur. Solgunluk mekanizması iletim demetlerinde bulunan etmenin fiziksel olarak su akımını engellemesinden başka, tyllosis oluşumu ve iletim borularında reçinemsi maddelerin birikmesine bağlanabilir. İletim demetlerinin bulunduğu kısımlardaki renk değişikliğinin nedeni ise fenolik maddelerin oksidasyonu ve polimerizasyonu sonunda melanin oluşumu ve birikmesidir.

Verticillium solgunluğu tek yaşam çemberi olan hastalıklardandır. Çünkü hastalıklı bitkide meydana gelen inokulum o yıl hastalığın yeni enfeksiyonlarla yayılmasında etkili değildir. O yıl hastalanan bitki artıklarında oluşan mikrosklerotlar kötü çevre koşullarına çok iyi dayanırlar ve ertesi yıllar için tehlike oluştururlar. Sklerotların 12-14 yıl canlı kalabildiği anlaşılmıştır. Patojen sulama sularıyla, hastalıklı bitki artıklarıyla ve çeşitli tarım aletleri vs. ile bulaşık toprağın nakliyle yayılır. Etmenin ayçiçeğinde tohumla taşındığı rapor edilmiştir.

Fungusun toprakta uzun süre canlılığını korumasında V.dahliae’nın mikrosklerotları, V. albo- atrum’un ise dayanıklı istirahat miselleri rol oynar.

Hastalık hafif yapılı, kumlu bünyeli topraklarda çok daha hızlı yayılır. Ağır yapılı topraklarda önemli bir problem oluşturmaz.

Mücadele

Kültürel Mücadele

  • Temiz tohumluk kullanılmalı,
  • Konukçusu olmayan bitkilerle ekim nöbeti yapılmalı,
  • Nematod ve yabancı ot mücadelesi yapılmalı,
  • Hastalıklı bitki artıkları yok edilmeli,
  • Azotlu gübreleme dengeli yapılmalı ve mümkünse azot kaynağı olarak Üre tercih edilmeli,
  • Dayanıklı çeşitler tercih edilmeli,
  • Kolza ve hardal gibi bitkilerle biofümigasyon uygulaması yapılmalı,
  • Yeterli sıcaklık derecesine ulaşıldığı durumda, toprak solarizasyonu bu hastalığa karşı etkili olmaktadır.

Kimyasal Mücadele

İlaçlı savaşımla engellenemeyen bir hastalıktır. Deneysel olarak bazı fungisitler hastalığa karşı denenmiştir. Ancak başarılı olmamışlardır.

Hastalık Hakkında Tanımlayıcı Fotoğraflar

Rhizopus Tabla Çürüklüğü

Rhizopus genusu içerisindeki funguslar (R. stolonifer, R.nigricans, R. arrhizus, R. oryzae ve R. microsporus) daha çok depolanmış, transit olarak gönderilmekte olan veya pazarlanan pek çok sebze ve meyvede yumuşak çürüklük olarak bilinen hastalığa neden olmaktadırlar. Uygun nem ve sıcaklık koşullarında etmen depoda hızla yayılarak kısa sürede tüm ürünün elden çıkmasına neden olabilir. Bu çürüklükler ülkemizde de önemlidir. Etmenin tarla döneminde hastalandırdığı en önemli tarla bitkisi ise ayçiçeğidir. Özellikle tablalarda her hangi bir etkenden dolayı yaralanma söz konusu olduğunda hastalık çok yoğun ve şiddetli bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Özellikle tablanın sapa bağlandığı kısımlarda kuş veya böcek zararı hastalığın çıkışında çok daha etkili olmaktadır.

Nasıl bir hastalıktır ?

Rhizopus sp. doğa da her yerde bir saprofit, bitkilerin depolanmış organlarında bir zayıflık paraziti olarak mevcuttur. Miselyumu kuvvetli ve bölmesiz olup, uzun, dik duran sporangioforların ucunda siyah, küresel sporangiumları oluşturur. Sporangiumların mebranı incedir ve kolaylıkla yırtılarak binlerce sporangiosporu çevreye verir. Bunlar duyarlı bir bitki organının nemli veya yaralanmış yüzeyine düştüklerinde çimlenerek tekrar miselyum verirler. Miselyum ortamda gelişirken stolon oluşturarak bir noktadan diğerlerine sıçrar. Stolonun ortam ile temas ettiği yerde “Rhizoid” denilen kök görünümlü hifler oluşur. Birbirine yakın duran hifler “ progametangium” denilen kısa dallar oluştururlar.

Nasıl bir fungus (mantar)’dur/dır ?

Bunlar birbirine doğru yaklaşarak temas ederler ve her hifin ucu enine bir bölme ile progametangiumdan ayrılır. Bu terminal hücreler aslında gametangiumdur. Bunların temas noktalarında hücre çeperi erir, protoplastları karışır, çekirdekleri birleşir ve böylelikle bir zigot oluşur. Bu bir eşeyli üremedir. Zigot büyür, hücre çeperi kalınlaşır ve koyulaşır. Sonuçta fungusun kötü koşulları geçirmesine yarayan dayanıklı bir zigospor oluşur. Zigosporlar bir sporangiofor, onun ucunda ise bir sporangium vererek çimlenir.

Rhizopus sp. fungusu, tablada hızla yayılıp genişleyerek kahverengi alanlar oluşturur, enfekteli kısımlar etli ve yumuşak bir hal alarak bozulurlar. Rhizopus tabla çürüklüğü hastalığı tablanın çürüyerek yumuşamasıyla kolayca tanınır. Çürüme tablanın kenar kısmından başlar ve genişleyerek bütün kenarlara bulaşır. Çürüyen dokuların üzeri fungusun sporangiofor ve sporangiumlarından ibaret küf tabakasıyla kaplanır. Hastalanıp çürüyen kısım kopup yere düşebilir, tabla kopuk parçalı bir görünüm kazanır. Ayçiçeği çiçeklenme döneminin arkasından sıcak ve rutubetli bir hava hakim olursa Rhizopus tabla çürüklüğü hastalığı beklenebilir. Tablada kuş, dolu ve böcek zararlarının açtığı yaralar varsa, fungus sporları hemen aralardan girerek enfeksiyonu başlatırlar. Özellikle ayçiçeği tabla güvesi zararı bu hastalığın çıkışını teşvik eder.

Mücadele

Kültürel Mücadele

Hastalığa karşı mücadelede ayçiçeği bitkilerinin tablalarında her türlü yaralanmaya neden olabilecek etkenlerin etkisini ortadan kaldırmaya veya minimuma indirmeye yönelik önlemlere yer verilmelidir. Bu bağlamda;

  1. Kuş zararına karşı gerekli önlemler alınmalı,
  2. Tablalardaki her türlü böcek zararı önlenmeli,
  3. Mekanik yaralanmaların önüne geçilmeli,
  4. Tarlada bitki çevresinde nem artışına neden olabilecek uygulamalardan kaçınılmalı,
  5. Dengeli gübreleme ve sulama yaparak bitkilerin daha sağlıklı doku oluşturmaları sağlanmalıdır.

Kimyasal Mücadele

Tarla koşullarında hastalığa karşı kimyasal mücadele yapılamamaktadır. Kuşları kaçırmak için repellent etkili bazı insektisitler kullanılabilir.

Hastalık Hakkında Tanımlayıcı Fotoğraflar

Botrytis Tabla Çürüklüğü

Pek çok bitkide hastalık etmeni olarak karşılaşılan Botrytis cinerea fungusu ayçiçeğinde de tabla çürüklüğüne neden olmaktadır. Bu etmenin yapmış olduğu hastalığın en bilinen Türkçe ismi kurşuni küf dür. Enfekte ettiği bitkilerde meydana getirdiği belirtilerden başlıcaları; çiçek yanıklığı, meyve çürüklüğü, çökerten, gövdede kanser, yaprak lekeleri, yumru, soğan ve kök çürüklükleri dir. Nemli koşullarda etmenin hastalıklı dokular üzerinde oluşturduğu belirgin gri küf örtüsü hastalığın karakteristiğidir.

Dünyanın sıcak iklim alanlarından soğuk alanlara kadar her tarafına yayılmış olan bu fungusun esas yaygınlık gösterdiği alan ılıman kuşaktır. Konukçularının canlı kısımlarından başka ölü kısımlarında da bulunur.

Nasıl bir hastalıktır ?

Etli çiçek tablası kenarlarında çoklukla kahverengi renkli, zarar görmüş alanlar oluşur ve bunlar hızla yayılarak tablanın yüzeyini tamamen kaplarlar. Bu hastalık havaların çok yağışlı ve rutubetli olduğu dönemlerde, hasat geciktiğinde verimde düşüklüğe sebep olabilir. Önceleri, tablanın arka yüzeyinde ve ekseriya çiçekler ve çiçek tablası kenarlarında, genel olarak da tabla ortasına yakın yerlerde kahverengi alanlar oluşur ve bu yerler fungus zararına uğrarlar. Rutubetli ortam devam ederse yumuşak çürüklük sıçrayıp dağılarak tabla arka yüzeyini tamamen kaplar ve bu zarara uğrayan kısımlar kurşuni gri bir renk alırlar. Tablalar hafifçe eğilirler ve tabla çiçekli yüzeyleri bombeli değil, düz bir hal alırlar.

Etmenin eşeyli formunun adı Botryotinia fuckeliana’dır. Ancak Botrytis cinerea olarak bilinen eşeysiz formu daha popülerdir ve çoğunlukla fungus bu tür ismiyle bilinir.

Nasıl bir fungus (mantar)’dur/dır ?

Kurşuni küf görüntüsüyle hemen dikkati çeken fungal örtü, mycelium, conidiophore ve conidium’lardan ibarettir. Kurşunilik Conidiophore’lardan ileri gelir. Conidium’lar renksiz ve yumurta şeklindedir. Taşıyıcılar üzerinde bulunan sporlarla birlikte bir üzüm salkımını andırır. B. cinerea’nın bir çok ırkı saptanmıştır. Hepsi de pektinaz enzimi salgılar, pektik maddeleri çözünen hücre zarı hızla su kaybeder.

Fungus kışı sklerot halinde geçirir. İlkbaharda aktivite kazanan sklerotlar çimlenerek mycelium ve konidium oluşturur. Ender olarak sklerotların çimlenip apothecium verdiği de kayıtlıdır. Böylece ilkbaharın ilk enfeksiyonlarından genellikle conidia, ender olarak da ascospore’lar sorumludur. Botrytis sporları kurağa çok duyarlıdır. Uygun konukçu bulup penetrasyon yapamayan sporlar kurak koşullarda iki saatten fazla yaşayamaz. Konukçuya ulaşan conidium’ların çimlenebilmesi için % 92-96 nem, ya da en iyisi ıslaklık gereklidir. Bitki organları üzerindeki delik, çatlak ve her türlü yarada gerekli nem koşulları bulunduğundan, böcekler ve diğer nedenlere bağlı olan doku zararlanmaları Botrytis zararını çok artırır. 15-22 0C sıcaklık enfeksiyonlar için en uygundur.

Etmen rüzgar ve böceklerle yayılır. Penetrasyon yaralardan, doğal açıklıklardan veya direkt olarak epidermisten gerçekleşir. Fungusun karanlık ve aydınlıkta gelişebildiği, fakat sadece aydınlıkta spor verdiği kayıtlıdır.

Mücadele

Kültürel Mücadele

Kurşuni küfü kontrol etmek için en etkili yol kültürel önlemlerdir. Kültürel önlemlerin çeşitliliği ve uygulanabilirliği bitkiden bitkiye değişkenlik gösterebilir. Burada ayçiçeğinde B. cinerea’nın neden olduğu tabla çürüklüğüne karşı aşağıda sıralanan kültürel önlemler etkili olmaktadır.

  1. Kuş zararı önlenmeli,
  2. Böcek zararının önüne geçilmeli,
  3. Ekim sıklığı, ürünün iyi havalanmasını ve güneşlenmesini sağlayacak şekilde ayarlanmalı,
  4. Hastalıklı tablalar hemen kesilerek tarladan uzaklaştırılmalı,
  5. Hastalıklı bitki artıkları yakılarak imha edilmeli,
  6. Hastalıktan ari yüksek kaliteli tohumluk kullanılmalı,

Hastalık Hakkında Tanımlayıcı Fotoğraflar

 

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım 🙁

Şükrü Kaynaş

Ne zaman fark edebiliriz acaba ? Zararlılar ve hastalıklar ile mücadele ettiğimizi zannedip, önümüze konulan bir besinin sadece kimyasaldan ibaret kansorejen bir madde olduğunu...

11 Yorum

  1. Merhaba değerli hocam bilgilendirmeniz için teşekkür ederim ayçiceği yetiştiriciliği yapıyorum ayçiceği tabla kısmı gövdenin tam bittiği yerde tabla kuruyor ve düşüyor bunun sebebi ne olabilir mücadelesi varmı bu konuda bana yardımcı olursanız çok sevinirim şimdiden teşekkür ediyorum hocam

    1. Merhabalar, siz değerli çiftçilerimiz değerli yorumları için biz teşekkür ederiz. Uzman arkadaşı size yönlendireceğim, size muhtemelen yarın mail adresinizden bilgi verecektir.

      Saygılarımızla.

  2. Orobanş (canavar otu) ve kök mantarına karşı % 80 etkili bir toprak düzenleyici geliştirdjm.denemek isteyen bana ulaşabilir.

    1. merhaba iyi günler yazınızı gördüm ve ilgimi çekti canavar otu ve kök mantarı na karşı etkili olan nedir
      yardımcı olursanız sevinirim

  3. Hocam iyi günler. Verticillium solgunluğu için ekim nöbetinde hangi bitkileri kullanmalıyız ? şimdiden teşekkürler.

    1. Merhabalar Serkan Bey, Hastalık bölgede varsa şayet: Ayçiçeği + Yonca, Ayçiçeği + Buğday, Ayçiçeği + Mısır, Ayçiçeği + Susam şeklinde ekim nöbeti yapmanın hastalığın şiddetini düşürmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?

Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !

Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti sanırım :(